Ece Temelkuran

Ece Temelkuran

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Türkiye’nin, bilhassa da devlet erkânının ‘tek tip çocuk uygulaması’ bir 23 Nisan’da daha huzurdaydı. Bu memleketteki çocukların alanlarda üniformasıyla iki, bilemedin üç renkle temsil edilmesi gerektiğine dair saplantı nedir, hiç çözemeyeceğiz.
Dün İstanbul’da siyasetçiler kabanlarıyla çocukların bayramını kutlarken, çocukların bizatihi kendileri ‘illa ki tek tip olacak’ diye gömlekle getirildikleri tören alanında ağladılar.
Evet, bence de çocuklar 23 Nisan’ı ağlayarak kutlamalılar. Hiç değilse ileride büyüdüklerinde nasıl bir ülkede yaşayacaklarına dair gerçekçi bir fikirleri olur.

Çocuğa verilen kıymet
Bir de tabii ‘Biz 23 Nisan’ı idrak ederken küçükler kenarda işkence çeksin’ etkinlikleri var ki memleketimizde çocuğa verilen kıymeti her defasında bir kez daha netleştirir.
Nitekim Habertürk gazetesinin tepe üstü manşet fotoğrafıydı dün.
Bir okulda büyükler tentenin altında deri koltuklarda (niye?) töreni izlerken küçükler yağmurda saçak altınlarına sığınmışlar. Hepsi de lökeşe gibi oturuyorlar yani.
“Kalkarsam deri koltuğumu kaparlar” diye düşünüyorlar zaar. Nazi Almanya’sının çocuk ve genç anlayışından kalma bu tek tipçi tören alanlarında bir güzellik gören gözler var demek ki.
O gözler işte sonra, yani büyüdüklerinde bütün bir toplumda aynı tek tip ‘güzelliği’ arıyor. Uyumu böyle bir şey zannediyor. Ancak herkes birbirine benzerse barışçıl bir ülkede yaşanır, ancak herkes aynı şeye inanırsa afiyette oluruz zannediyor.

Seçim başarısı cezası...
DTP’li vekiller önceki gün Meclis’te 24 saatlik bir oturma eylemi yaptılar. Zira seçimde bölgede gösterdiği başarı cezasız kalmayan DTP’nin il örgütleri basılıyor, DTP’li siyasetçiler içeri alınıyor.
DTP’ye karşı topyekûn bir harekât var. Bunun, AKP’nin ‘Kürt açılımının’ bir parçası olduğu sanılıyor. Zira, nasıl çocuklarda tek tipçiliği savunuyorsa hükümetimiz, Kürtler açısından da tek tipi ‘şık’ buluyor.
AKP’ye oy vermek varken niye kalkıp DTP’ye gidesin ki? Ne gerek var? Şöyle güzel hepimiz turuncu-mavi giyinsek, hep Başbakan konuşsa, bütün Kürtler dinlese, sadece TRT Şeş Kürtçe konuşsa geri kalanların Kürtçesi cezalandırılsa, Kürt vatandaşlar şöyle bir boy sırasına girse Başbakanımız hepsini görebilse, aralarından beğendiklerini seçebilse... Daha güzel olmaz mı? 

Alacalı bulacalı olmasın
Tam bir uyum içinde olmaz mıyız? Niye alacalı bulacalı bazı siyasetlere, bazı fikirlere kıymet veriyorsunuz? Siz siyasal iktidarın göz zevkini mi bozmak istiyorsunuz?
İnsanların estetik, ahlaki ve siyasi değerleri hep birlikte gelişir.
Hakikaten de Paris’te Louvre Müzesi’ne bakarak büyüyen bir çocukla Çorum’da kilim desenli fayansla kaplı apartmanlara bakarak büyüyen bir çocuk arasında bir fark vardır.
“Gri beyaz giysin de isterse soğukta gebersin” yöntemiyle büyüyen bir çocuğun daha sonraki yıllarda kendisinden farklı giyinen, düşünen bir insana ‘normal’ yaklaşması hakikaten de ciddi bir ideolojik tedavi sürecinden geçmesini gerektirir.
İşte tören alanında üşüyen bu çocuklar büyürken bir noktada ikiye ayrılır. Kimileri bu gri-beyazın güzelliğine, kolay uyumuna kaptırır kendini. Kimileri hayatın renkleri kendilerinden çalındığı için isyan eder.

Tek tipe ikna olmuşlar
Nihayet Başbakanımız da vaktiyle o çocuklardan biri olmuş, gri-beyaz olaraktan boy sırasına girmiş, kol mesafesi almış ve muhakkak bir 23 Nisan’a takır takır titremiştir tören alanında. Görünen o ki Başbakanımız ve beraberindekiler bu tek tipe ikna olmuş, ikna olmayanları da anlamayacak hale gelmiştir.
DTP’yi hizaya sokmak için başlatılan harekâtın bundan başka anlamı olamaz.
‘Sahibinin sesi Kürtlerin’ imal sürecinde Diyarbakır’da taş atan çocuklar nasıl yıllarca hapis cezasına çarptırılıyorsa şimdi de Kürt halkının siyasi temsilcilerine ‘hadleri bildirilmeye’ çalışılmaktadır.
Yöneticilerimiz deri koltuklarında, tentenin altında oturmuş yeterince gri-beyaz olmayan Kürt siyasetçileri ayıklamaktadırlar.