Erdinç Yumrukaya

Erdinç Yumrukaya

e.yumrukaya@hotmail.com

Tüm Yazıları

29 Ekim sabahı, saat 11:00’den sonra tüm kanallarda karate filmlerini andıran sahneler vardı. Ellerinde Türk bayrakları ve sadece yürümek isteyen vatandaşlarla kurulan barikatlar, arkasında binlerce polis.
Televizyonu kapatarak 15 dakika sadece bu olayları düşündüm. 89 yıldır hiçbir Cumhuriyet Bayramı’nda böyle olaylar yaşanmamışken, Ortadoğu’nun liderliğine göz kırpan, tüm Avrupa ülkelerine söz geçiren, IMF’yi kapı dışarı edecek kadar güçlü olan ve her seçimde oylarını biraz daha artıran bir iktidar partisi bu yürüyüşe nasıl izin vermez diye uzun uzun düşündüm.
Bulabildiğim tek şey tarihten ders almadığımız. Aslına bakarsak son günlerde iktidar partisi de Atatürk ve Cumhuriyeti ağzından düşürmüyor. Bu kararın alınmasında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a yanlış bilgiler verildiğini düşünüyorum... Düşünmek istiyorum.
Manisa’ya gelince. Geçen yıllara oranla çok daha coşkulu bir kutlama oldu. CHP’nin önderliğindeki gündüz yürüyüşü çok kalabalıktı. Vilayet önündeki törene halk çok ilgiliydi. Tüm kaldırımlar doluydu. Daha önemlisi ise coşku vardı, heyecan vardı.
Anemon Otel’deki Cumhuriyet Balosu baştan sona Vali Bey’in ev sahipliğinde ve çok titizlikle hazırlanmış bir gece oldu. Gecenin sonunda Karaköy’den başlayıp Cumhuriyet Meydanı’na kadar fener alayı yapıldı. Yüzlerce Manisalı, kadın, erkek, çocuk herkes şarkı ve marşlar söyleyip geceyi sonlandırdılar.
Vali Daşöz farkı
Bu yazımı okuyan kişiler Türkiye’nin her yerinde olaylar varken, Manisa’da gerçekten böyle mi kutlandı diye sorabilirler. Cevabım şu. Manisa Valimiz Sayın Halil İbrahim Daşöz, geldiği günden beri problemleri çözen, devlet otoritesinden ödün vermeden şahısları ve sivil toplum örgütlerini hatta siyasi partileri ortak noktada buluşturan kişiliğe sahip. O yüzdendir ki Manisa’da Cumhuriyet Bayramı çok görkemli ve güzel kutlandı. Ve diyorum ki, Cumhuriyetimizin kıymetini bilmeliyiz. Modern, çağdaş bir ülkede huzur ve refah içinde yaşıyorsak, bunu Ulu Önder Atatürk ve onun kurduğu Cumhuriyete borçluyuz.
Cumhuriyet Bayramınız kutlu olsun.

Haberin Devamı

HAFTANIN SÖZÜ
Hiçbir şey için “Benimdir” deme. Yalnızca “Yanımdadır” de. Çünkü ne altın, ne toprak, ne sevgili, ne yaşam, ne ölüm, ne huzur, ne de keder her zaman seninle kalmaz.

Haberin Devamı

Kim yaktı Spil’i?

Manisa Tarzanı Ahmet Bedevi yıllar önce Mevlevihane’nin üst kısımlarında çam fidanları dikmişti. O günleri bilenler anlatıyor. Spil’in o yamacı tıpkı zirvesi gibi bitki örtüsünden yoksun bir yermiş. Mevlevihane ve civarındaki güçlü çam ağaçlarına baktıkça Tarzan’la gurur duyuyor onu her defasında rahmet, minnet ve şükranla yad ediyordum.
Ne yazık ki önceki gün akşam saatlerinde tam da o bölgede, bir anda alevler parladı. Daha da kötüsü Lodos o saatlerde Manisa’da çok şiddetli esiyordu. Alevler bir anda görüldü ve çok geniş bir alana yayıldı.
Akşam karanlığı basmıştı. Ne helikopter, ne uçak fayda edebilirdi. Üstelik hava çok rüzgarlıydı. Kısacası bu yangını söndürmenin imkansız olduğunu düşündüm. İnsanoğlunun tabiat ana karşısında ne kadar büyük bir acziyet içinde olduğunu düşündüm.
Manisa Merkez ve ilçelerin, hatta İzmir, Kemalpaşa, Bergama’nın dahi itfaiye ve yangın söndürme ekipleri, arazözleri dahi seferber edilmişti. Fakat her geçen saat alevler çok daha geniş bir alana yayılıyordu.
Dumanlar şehrin üzerini kapladı. Bayındırlık Mahallesi boğuluyordu. Tüm imkanlar yangının Turgut Özal Mahallesi’ndeki evlere sıçramaması için seferber edilmişti. Spil’in zirvesine doğru ilerleyen alevlere müdahale eden yoktu. Çünkü imkanlar bu kadardı.
Dedim ya tabiat karşısında gerçek çok büyük bir acziyet içindeyiz. Tek umudum Meteoroloji’nin yağmur ihbarıydı. İnşallah tahminler bu sefer tutar, diyordum. Yoksa bu rüzgar ve yangın, Spil’i kül edecekti. Alevlerin dehşetinden tek bir ağaç dahi kalmayacağının farkındaydım.
Nitekim öyle oldu. Gece yarısından itibaren şiddetli bir yağmur bastırdı. Şimşekler çakıyordu. Gök adeta boşalmıştı. Böylesine şiddetli bir yağmur başka bir zaman yağmış olsa, içimi endişe kaplardı. Sel ve su baskını endişeleri belirirdi. Ama bu kez öyle olmadı. Daha fazla, daha fazla diye dua ettim içimdem. Yağmurla birlikte yangın tıpkı başladığı gibi bir anda sönüverdi. İşte o an bir kez daha tabiat ananın gücüne hayran kaldım.
Bu üzücü olaydan geriye tek bir soru kaldı. Spil’i kim yaktı? Tarzan Ahmet Bedevi’nin Manisa’daki aziz hatırasına kim kıydı? Eminim bu işin peşini savcılarımız bırakmayacaktır ama şunu herkesin bilmesinde fayda var. Manisalılar da bu katliamın peşini bırakmayacak? O alevler yalnız ağaçları tutuşturmadı. Manisalıların da içini yaktı. Ve bu olay aydınlanıncaya kadar bu ateş sıcaklığını koruyacak. Eğer sabotaj ise de failler bulununcaya kadar kamu vicdanı sızlayacak.
Hoşçakalın...