İşte Fenerbahçe

Fenerbahçe dün Kadıköy’de, "Sibirya fırtınası" gibi esmekteydi gerçekten... Biz tribünlerde donmaktayken, Güney’in sıcak ekibi Gaziantep, oyunun başlama düdüğüyle birlikte yediği sağlı - sollu ve önlenmesi güç Fenerbahçe çıkışlarında biraz da şaşkındı sanki...
Öyle ya, hafta içi yazan ve de hiç Fenerbahçeli olmayan kalemlere göre; Oğuz Çetin kapının ağzındaymış, Fenerbahçe taktik şaşkınıymış. Anlayacağınız, Sarı - Lacivertli kadro dağılmak üzere sanki.
Yahu Fenerbahçe düşmanlığının da bir ölçüsü olmalı hani... Ama Kadıköy’de, Antep ile yarışan Fenerbahçe ise anlayanına çok sert bir üslupla, karşı cevabı veriyordu dünkü oyunla...
Kemal’in büyük renkler kattığı orta alanda, müthiş bir ayaklanma gözleniyor ve defans ile orta alan büyük bir futbol bütünlüğünü sergiliyordu... Büyük bir güç bütünlüğüyle, rakibe sürekli saldıran Fenerbahçe, hücumda Rebrov ve Vladimir ile birlikte, Antep savunmasının önemli isimlerini "Zorunlu nöbete" kilitliyordu... Hakan, Ceyhun ve Abdullah’ın yaptığı rüzgar gibi kanat bindirmeleri ise Antep’in Fener’in üstüne çıkış hızını iyice kesiyor ve yaklaşık yarım saat süreyle Antep, savunmayı ayakta tutmak için üstün bir gayret sarfediyordu.
Vladimir ve Rebrov, kesinlikle kusuru az oyuncular... Ancak Rebrov’un canlılığı yanında Vladimir’in yan toplardaki zamanla duyguları henüz oluşmamış... Burada özellikle Ceyhun’un yan toplardaki egoist düşünceleri, hem rakip defans içinde bekleyenleri oyundan düşürüyor, hem de Ceyhun’un bitmek bilmeyen topla oynama merakı ve ısrarı, sanıyorum Oğuz Çetin’in gelecek haftalardaki yeni bir sorunu olarak sırıtıyordu.
Tuncay sağ kulvarda sanki bir "Futbol robotu" gibi pres yapıyor. Bütün paslarda Tuncay hissesi var. Ayrıca girip golünü de atıyor. Eh! daha ne isteyeceksiniz ki, Fenerbahçe forması içinde görkemini her konuda sahaya döken, joker tipli bu futbolcudan... Johnson, Hakan Bayraktar, Abdullah, Ümit Özat ve Zoran Mirkovic de dünkü göz kamaştırıcı temponun etkili ve çabuk adamlarıydı... Eğer Fenerbahçe, dün büyük "Beğeniler gecesi" içinde yaşadıysa korkulu rakibi önündeki 90 dakikayı, burada önce geçmiş haftaların sıkıntılı adamı OĞUZ ÇETİN’i, sonra da kaledeki Rüştü’yü sevgiyle selamlamak gerekmektedir. Ötesi yani "Bozguncular" ne olacak diye sorarsanız eğer, onlar hiçbir zaman yok olmayacak, ancak daima "Fenerbahçe korkusu" içinde yaşamaya mahkum kalacaklardır...