Bazı haberler vardır manşet olmaz, ama yüreklere dokunur. Sessizdir, gösterişsizdir ne ki taşıdığı anlam büyüktür. Kimi zaman bir çiftçinin sofrasına umut olur kimi zaman uzak bir köy yoluna dökülen asfaltla güven verir. Bazen gençlerin gözlerinde parlayan bir barış umududur bazen de bir devlet dairesindeki küçük bir iyileştirmeyle insanı gülümsetir. Bu hafta tam da böyle sesi çok duyulmayan ama derin izler bırakan gelişmelere tanıklık ettim. Çünkü bu ülkenin geleceği, yüksek seslerde değil; samimiyetle atılan adımlarda, tutulan sözlerde, duyulan acılarda ve gösterilen vefada gizli.
Bazen sessiz sedasız kazanılan ama izleri çok derin mücadeleler vardır. Gürültüsüz, alkışsız… Geçtiğimiz günlerde böyle bir zafer yaşandı Karadeniz’de. Belki çoğumuz fark etmedik bile. Ama o topraklarda sabah ezanıyla bahçeye girip teriyle fındığını toplayan binlerce üretici için, bu gerçek bir dönüm noktasıydı.
Üreticinin
Geçtiğimiz hafta sonu Silivri’de yaşadığım bir olay, uzun zamandır içimde biriken bir rahatsızlığı bu köşeye taşımama neden oldu. Küçük bir çocuk, marketten aldığı dondurmayı heyecanla açtı ama yüzü bir anda asıldı. Dondurma, daha önce erimiş ve tekrar dondurulmuştu. Şekli bozulmuş, dokusu değişmişti. Market çalışanıysa durumu önemsemeden “Bir şey olmaz” deyip ürünü çocuğa geri verdi. O an içim burkuldu. Çünkü mesele sadece bir dondurma değildi; o çocuğun güveni, sağlığı ve keyfi de erimişti.
Yaz mevsiminin tam ortasındayız. Hava gölgede 35 dereceyi buluyor. Böyle sıcak günlerde elimiz bir dondurmaya, soğuk içeceğe ya da hızlı bir atıştırmalığa uzanıyor. Ama çoğu zaman bu kısa serinliğin ardından yaşanabilecek riskleri göz ardı ediyoruz. Mide bulantısı, halsizlik, hatta hastaneye kadar uzanan gıda zehirlenmeleri…
Özellikle dondurma gibi soğuk zincirle taşınması ve saklanması gereken ürünlerde bu risk çok daha büyük. Sahil kenarlarında, sokak aralarında
Büyük Üstatlar Sarayı’ndan Şövalyeler Sokağı’na, Hipokrat Meydanı’ndan Orta Çağ Saat Kulesi’ne Rodos’a indiğiniz an sizi deniz, tarih ve tanıdık lezzetler karşılıyor. İDO’nun bu yaz başlattığı Fethiye-Rodos feribot hattı ile her köşe başında bir hikâye saklı adaya şans verebilirsiniz
Ege’nin ortasında; tarih, doğa ve denizin eşsiz uyumunu sunan Rodos, hem ilk kez gidecekler hem de yeniden keşfetmek isteyenler için fazlasıyla zengin. On İki Ada’nın en büyüğü Rodos, küçük ve kompakt Yunan adalarının aksine büyük bir coğrafyaya yayılmış. Bu nedenle ‘günübirlik gidip dönelim’ düşüncesi, adanın ruhunu kaçırmanıza neden olabilir. En az dört gün ayırmak, adayı hakkıyla gezmek ve sindire sindire keşfetmek için ideal.
Bu yıl ilk kez açılan Fethiye-Rodos feribot hattı, adaya ulaşımı oldukça kolaylaştırdı. İstanbul Deniz Otobüsleri (İDO) tarafından işletilen seferler sayesinde 90 dakikada Rodos’tasınız. Üstelik sadece ulaşım değil, seyahat sağlık sigortasından araç
Türkiye’de siyaset, fırtınalı bir dönemden geçiyor. Gelişmeler, yalnızca genel siyaseti değil, yerel yönetimleri ve onun üst çatı örgütünü de doğrudan etkiliyor. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun, Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) Başkanlığı görevini de yürüttüğü dönemde, TBB’de önemli bir yönetsel yapı oluşmuştu. Ancak İmamoğlu’nun tutuklanmasının ardından Türkiye Belediyeler Birliği olağanüstü toplanarak başkan vekilliğine Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar’ı seçmişti. Fakat bu değişiklikten bir süre sonra, Zeydan Karalar da tutuklandı.
Evet, şimdi Türkiye Belediyeler Birliği, bir kez daha olağanüstü toplanmak zorunda. Yeni bir seçim kapıda… Ama mesele sadece bir başkan vekili seçimi değil. Çünkü işin içine encümen üyeleri de giriyor. Örneğin encümen üyeleri arasında yer alan Büyükçekmece Belediye Başkanı Hasan Akgün de tutuklu bulunuyor. Bu tablo, Birliğin
Bir zamanlar kimsenin uğramadığı, molozların döküldüğü çorak bir araziydi… Bugün ise morun en huzur veren tonlarına bürünen bir lavanta cennetine dönüştü. Karatay Belediyesi’nin büyük bir vizyonla hayata geçirdiği Lavanta Bahçesi, Konya’nın ortasında âdeta nefes aldıran bir festival alanına dönüştü.
Bahçe, her yıl olduğu gibi bu yıl da Lavanta Günleri’nde binlerce ziyaretçiyi ağırlıyor. Mis gibi lavanta kokusu eşliğinde, çocukların “Kral Şakir”den “Niloya”ya uzanan kahkahası, lavantalı dondurmanın ferahlığı, konserler, atölyeler ve sahne gösterileriyle âdeta rengârenk bir buluşma yaşanıyor. Sadece bir tarım ürünü değil; bu bahçe, sosyal dönüşümün canlı bir örneği.
Karatay Belediye Başkanı Hasan Kılca’nın da dediği gibi: “Burası sabrın ve emeğin gerçek hikâyesidir.” Moloz dökülen o eski alan, bugün Konya’nın yeni yüzünü yansıtan cazibe merkezine dönüşmüş
Çeşme Belediye Başkanı Lal Denizli, “İçimiz yanıyor. Bu yangın bizi yaktı, ama gördüğümüz dayanışma içimizi biraz olsun serinletti. Doğayı kaybettik ama insanlığımızı kazandık” dedi.
Milliyet’e konuşan Denizli, “Ağaçlarımız, yeşil alanlarımız, kuş sesleri, hayvanlar, hepsi bir anda kül oldu. Bu sadece bir doğa yangını değil; hepimizin ciğerine düşen büyük bir acı” dedi.
Yangının ilk anında itibaren yaşananları anlatan Lal Denizli şunları söyledi: “Yangın, Ildır Mahallemizden başladı; rüzgarla birlikte çok hızlı ilerleyerek Germiyan’a ulaştı. Yerleşim yerlerine yaklaşınca köyü tahliye ettik. Çocuklar, yaşlılar, hayvanlar, hepsini güvenli alanlara taşıdık. Bir yurttaşımızın, çantasına çocuğunun eşyalarını koyarken bir yandan kedisini de kucağına alması hâlâ gözümün önünde. Bu yangın hepimize çok şey öğretti. En çok da dayanışmayı. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nden İstanbul’a, Ankara’dan Muğla’ya kadar birçok belediyeden
Türkiye’de metrobüs denildiğinde, bugüne kadar yalnızca İstanbul akla gelirdi. Ama artık bu ezber bozuldu. Sakarya Büyükşehir Belediyesi de, şehir tarihinde bir ilki gerçekleştirerek metrobüs dönemini resmen başlattı. Başkan Yusuf Alemdar’ın sözünü tuttuğu gibi Camili ile Gar Meydanı arasında uzanan 16.5 kilometrelik ilk etap tamamlandı ve Sakarya, İstanbul’dan sonra toplu taşımada Türkiye’nin metrobüs kullanılan ikinci şehri oldu.
350’den fazla personelin gece gündüz çalışarak sadece 6 ayda tamamladığı bu proje tamamen belediyenin öz kaynaklarıyla hayata geçirildi. Yerli üretim, modern donanıma sahip 11 metrobüsle ilk sürüş coşku içinde gerçekleştirildi. Şimdilik 10 durakta hizmet verecek olan bu hat, şehrin ulaşım yükünü önemli ölçüde hafifletecek. Dahası, yeni eğitim-öğretim yılına kadar metrobüsler ücretsiz olacak. Sakarya için bu adım sadece bir toplu taşıma projesi değil, aynı zamanda daha konforlu, çevreci ve planlı bir şehir yaşamına geçişin
Son zamanlarda Antalya’yı hep turizm yönüyle konuştuk. Haklıyız da; denizi, güneşi, tarihiyle tüm cazibesinden dolayı bu şehir gerçekten anlat anlat bitmez. Ama Antalya’nın bir yüzü daha var ki en az turizmi kadar değerli: tarımı.
Ne zaman bu kente gelsem sadece tatil değil üretimle de anılması gerektiğini bir kez daha hatırlıyorum. Geçtiğimiz günlerde yine dostum Antalya Ticaret Borsası Başkanı Ali Çandır ile bir araya geldim. Yine laf döndü dolaştı tarıma geldi. Ancak bu defa sohbetin merkezinde “Tarıma Dayalı İhtisas Sera Organize Sanayi Bölgesi” vardı. Evet, ismi biraz uzun ama içeriği son derece güçlü. Ali Başkan’ın anlattıkları, sadece Antalya’nın değil Türkiye tarımının da geleceğine ışık tutuyor.
Biliyor muydunuz? Türkiye’deki örtü altı üretimin (yani seracılığın) yüzde 41’i Antalya’da yapılıyor. Bu şehir sadece yaz aylarında değil, yılın 12 ayı boyunca üretim yapıyor. 2024’te 1.2 milyar dolarlık tarımsal ihracat gerçekleştirmiş. Ama uzmanlara göre bu