“Gürültü Yönetmeliği” adı altında çıkarılan ve gece yaşamına birçok kısıtlamalar getiren yönetmelikten özellikle Çeşme’de birçok işletmecinin haberi yokken Haftalık söyleşilerinde ben, Hamdi Türkmen ve Erdal İzgi konuyu gündeme taşımış ”böyle bir yasak yönetmeliği olmaz” demiştik.
Fakat geldiğimiz noktada görüyorum ki Çeşme’de bazı işletmeciler hiç sıkılmadan “Beş kişi uyuyacak diye 10 bin kişinin eğlence hakkı ellerinden alınıyor” diyerek para kazanma uğruna gece yaşamında hiçbir kuralın geçerli olmasını istemiyorlardı. Yani onlar sabahın ilk ışıklarına kadar istediklerini yapacaklar kimse de onlara dur demeyecek.
Yok öyle bir şey.
Çeşme’yi saat 24.00’den sonra gürültüye boğanlara bir mesajım var.
Nasıl sizin adınıza “böyle yasakçı bir yönetmelik olmaz, biraz insaf”’ dediysem.
Şimdi de sizin hedef gösterdiğiniz o beş kişinin, yani uyumak ve tatil yapmak isteyenlerin yanındayım.
Sizler bol para kazanacaksınız diye insanların sabahın ilk ışıklarına kadar uykusuz kalmasını bekleyemezsiniz, isteyemezsiniz ve böyle insan haklarına aykırı bir düşünceyi dillendiremezsiniz.
İki aylık bir sezonda mekanlarınızdan milyon dolarlar kazandığınızı cümle alem biliyor.
Biraz elinizi cebinize atın ve insanları uykularında rahatsız etmeyecek ses perdelerini gerçekleştirin.
Bilin ki uykusuz kalan 5 kişi değil bir kişi de olsa, ben bu yaz onun yanında yer alarak hakkını savunacağım.
Aziz Bey ve helalleşme
Aziz Kocaoğlu 12 Haziran seçimlerinden sonra siyasi partilerle “helalleşme turunda” ama bilerek ama bilmeden bazı kuruluşların hakkını öyle bir yedi ki bana göre en kısa sürede bu kuruluşları da ziyaret ederek İzmir adına “helalleşmeli”.
Ama bu kuruluşlar haklarını helal eder etmez bilemem.
Bunların başında da İzmirgaz geliyor.
İzmir’e adım attıkları günden beri İzmirlileri biran önce doğalgaza kavuşturmak için mücadele veren ve özellikle Büyükşehir Belediyesi’nin bürokratları karşısında analarından emdikleri süt burunlarından gelen İzmirgaz yöneticileri yine de yılmadan İzmirlilere hizmet için çırpınıyorlar.
Kocaoğlu, AKP İl Başkanı Ömer Cihat Akay’ı ziyaretinde öyle bir cümle kuruyor ki duyan ve okuyan da İzmir’in ihtiyacı olan doğalgaz, elektrik ve telekomünikasyon gibi alt yapı hizmetlerinde Büyükşehir Belediyesi’nin büyük paralar harcadığını zanneder.
Halbuki olay tam tersinedir.
Tüm bu kuruluşlar kendilerine ait yatırımlarda belediye tarafından yapılan işlerin bedelini kuruşu kuruşuna Büyükşehir’e ödemektedirler, hatta bazen bu ödemeler rayiç fiyatların üstüne de çıkmaktadır.
El kesesinden propaganda yapmak Aziz Kocaoğlu’na yakışmıyor.
Hele helalleşme gezisinde hiç şık olmamış.
Tekin’den ikinci adam olmaz
Lafı hiç eğip, bükmeyeceğim.
Bu güne kadar birçok konuda yaptığım gibi söze direk dalacağım.
Gürsel Tekin’den ikinci adam olmaz.
CHP Genel Başkan Yardımcısı olarak örgütlerden sorumlu olan Gürsel Tekin’e ilk olumsuz notumu, “Haftalık” ekibi olarak yaptığımız konuşma da verdiği sözlerin, milletvekili aday listeleri açıklandığı zaman tutulmadığını gördüğüm gün vermiştim. “İzmir’e ithal aday yok” diyen Tekin bizi yani İzmirlileri ithal adaya boğmuştu.
Zaten ithal adaylarımızda seçildikten sonra bir teşekkür bile etmeden İzmir’den uçup gitmişlerdi.
Şimdi de Gürsel Tekin, Kocaoğlu-Susam tartışması için konuşmuş “Kendilerine yakışan tavır olmadı” diyerek iki tarafı da adeta suçlamış.
Zaten İzmir’de kimse bu kavgayı tasvip etmedi.
Ama, herkes Kocaoğlu’nu ayıpladı ve seçimlere 24 saat kala topluma yansıyan çirkin görüntülerin CHP’ye bir fatura çıkaracağını düşündü.
Nitekim de sonuçlar öyle oldu.
Gürsel Tekin bana göre o koltuğa olgunlaşmadan gelmiştir.
İstediği kadar “Ben bu kadar yıldır partide görev yaptım, her kademesinde çalıştım” desin. Bunca zamandır iyiyi-kötüyü, haklıyı-haksızı ayırt etmeyi öğrenemeyen kişi bana göre mesleki anlamda pişmemiştir.
Bu bakımdan Gürsel Tekin’in iyi bir yönetici olduğunu söyleyemem.
Her şeyden önce yönetici vasfını taşıyan kişi araştırmadan, soruşturmadan konuşmamalıdır.
Konuşursa ve fikir ileri sürerse Kocaoğlu-Susam olayında olduğu gibi hata yapar ve komik duruma düşer.
Ne İsa’ya ne de Musa’ya yaranır.
Seçimlere 24 saat kala yaşanan olayda Susam mağdur, Kocaoğlu da sinirlerine hakim olamadığı için de haksız olan taraftır.
“Kendilerine yakışan tavır olmadı” diyerek her ikisini de ayni terazide tartarsanız mağdura haksızlık etmiş olursunuz.
İyi bir yönetici mağdurun hakkını toplum önünde koruyandır.
Bunun aksini yapanlara yönetici denmez.
Olsa olsa “mavi boncukçu” derler.