Erol Yaraş

Erol Yaraş

ege@mil­li­yet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

İzmirliler çok yakında yine kendilerini yanlış yöneten bürokratların cezasını çekecek.
Ben yaptım oldu mantığı ile ortaya çıkan her yanlışın bedelini, maddi manevi biz İzmirliler ödüyoruz.
Bunun örnekleri çok. Hemen aklıma gelen bir iki tanesini sayayım.
Konak Meydanı’ndaki Ziraat Bankası arazisine Büyükşehir Belediyesi kendi aklınca bir şeyler yapmak istedi. Arazi sahibi banka “benim iznim ve haberim yok” diyerek arazisinin boşaltılmasını talep etti. Mahkeme sonucunda Büyükşehir, yap-boz taktiği ile binlerce lira harcayarak yaptığı parkı yine binlerce lira ödeyerek yıktı ve araziden çıktı.
Aynı durum Bornova’da yaşandı. Büyükşehir yaptığı düzenlemede komşu araziye 50 santim girince, 80 milyon liralık bir izinsiz el atma suçlamasıyla karşı karşıya kaldı.
Aziz Kocaoğlu’nun deyimiyle mahkeme kaybedilirse bu para da ödenecek. Yani vergilerden verdiğimiz sizin benim paramla.
Anlayacağınız, sizin benim param sorumsuz ve yeteneksiz bürokratlar yüzünden bol keseden boş yere harcanıyor.
Son izinsiz el atma sorunu da Işıkkent Kavşağı’nın bulunduğu alanda yaşanıyor.
Şimdi Işıkkent’teki araziden bize ne diye düşünebilirsiniz. Öncelikle burası İzmir trafiğinin ana damarlarından birisi. Arazi sahibinin rızası ve izni olmadan yol geçirilen bu güzergahı her gün binlerce araç kullanıyor.
Şayet arsa mağdurları arazilerinin kendilerine teslimi için mahkemeye gidip kazanırlarsa, ki kazanırlar; (Türkiye’de bunun örneği çok) belli bir süre sonra yol kapanırsa, kimlerin mağdur olacağını şöyle bir anımsatayım.
Işıkkent Kavşağı’nı her gün kullanan nakliyeciler, hurdacılar, ayakkabıcılar ve dökümcüler sitelerine giriş çıkış yapan esnaf ve müşterileri. Buradaki kamyon garajlarına ve gaz dolum tesislerine girip çıkan TIR’lar. Uzun lafın kısası, binlerce sürücü. Bunun yanı sıra buradan yolu geçen binlerce araç sahibi yol kapanırsa saçını başını yolacak.
Arazi sahiplerinin temsilcisi Avukat Serkan Şahin, defalarca yanlışın düzeltilmesi için Büyükşehir’e başvurduklarını, bir sonuç elde edemediklerini ve tek çare olarak mahkemeye gideceklerini belirterek mahkeme sonunda, haksız yere el atılan arazilerin etrafını tel çit ile çevirerek yolu kapatacaklarını, binlerce kişinin mağdur olmasından da Büyükşehir Belediyesi’nin sorumlu olacağını söyledi.
Evet, 12 Haziran seçim sürecinde İzmir trafiğinin kanayan yarası olarak konuşulan 2-3 kavşaktan biri olan Işıkkent Kavşağı yakında İzmir’in gündemine öyle bir oturacak ki, bazıları koltuğundan düşebilir.



Şarabın 4 atlısı

“Urla Şarapçılığı” yaratan 4 kafadara, ben şarabın 4 atlısı ismini taktım.
Can Ortabaş, Deniz Barçın, Bülent Akgerman ve Yavuz Karacasulu.
Türkçe’de çok güzel bir söz var. “Sabırla koruk helva, dut yaprağı atlas olur” diye.
Bu dört arkadaş yıllardır sabrederek en lezzetli üzümlerden en güzel şarapları üretmeyi başarmışlar. Urla’da 350 dünüm bağın içindeki üretim tesisleri, butik otel anlatılmaz. Gidip yaşanmalı.
Zaten 4 arkadaşın hedefi de Urla’yı, Toskana gibi şarap turizmine açmak. Olur mu derseniz ben gördüklerimden sonra hiç düşünmeden olur derim.
Tüm tebrikler şarabın 4 atlısına..



Mücevher tiyatrosu

Bu akşam Çeşme’de çok değişik bir tiyatroya gideceğim. “Mücevher Tiyatrosu”.
Mücevher sanatını moda ile birleştiren Caracas ile takı tasarımcısı Deniz Kaprol el ele vererek ortaya çok ilginç bir konsept çıkardılar.
İzmir için hep en iyisini yapmaya çalışan Uğurhan Akdeniz’in koreografisini yaptığı defilede Ece Sükan, Ağu Yağtu, Özge Ulusoy, Duygu Akdeniz gibi ünlü modeller görev alacak. Çok güzel geçeceğine inandığım gecenin detaylarını haftaya sizlerle paylaşacağım.