Erol Yaraş

Erol Yaraş

ege@mil­li­yet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bu günlerde yine İzmir medyası şehre yani bizlere umut pompalıyor. Ama geçmişe şöyle bir uzandığımda ben kendi adıma “Bu filmi çok gördüm” diyorum.
Sayfalar yine çarşaf çarşaf yatırımcılar İzmir’i tercih edecek, İzmir’e gelecek haberleriyle dolu.
Geçmişten bir örnek vereyim. Tarih 18 Mayıs 2010. Bir gazetemizin manşeti “İzmir’e Çinli yatırımcılar geliyor.” Haberden bir detay “Bir otomotivci beklerken galiba iki olacak.” Kim söylüyor bu cümleleri İZTO Yönetim Kurulu Başkanı Ekrem Demirtaş. Gelmesi beklenen Çinli Dong Feng gurubu. Aradan yaklaşık iki yıl geçti, Çinli yatırımcılar geldiler mi? İzmir’de yatırım yaptılar mı? Kocaman bir “HAYIR”. Ama o günlerde İzmirliler 250 milyon dolarlık yatırım hayalleriyle yattı ve kalktı.
Şimdi hem Çinli tren vagon üreticileri ile ilgili Aziz Kocaoğlu’ndan aynı demeçler ve de Chevrolet’ye yatırım için bizi seçin mesajları. Çağrı kimlerden mi? Aklınıza ne kadar oda ve başkanı geliyorsa onlardan.
Chevrolet G. Kore’deki fabrikasını Türkiye’ye taşıma kararı almış, bizim başkanlarda bedava mal bulmuş fakir gibi haberin üstüne atlamışlar.
Mübarekler sanki oda başkanı değiller. Sanırsınız ki nöbetçi demeç ustaları.
Bir yabancı yatırımcı Türkiye’nin adını mı telaffuz etti; hemen bu nöbetçi başkanlar demeci patlattılar. Şurada arazimiz var. Burada müsait yer var. Bizi seçsinler. Havamız suyumuz güzel.
İzmir’in değişik ilçelerindeki organize sanayi bölgesi yöneticileri kendi yörelerinin bu iş için biçilmiş kaftan olduğunu söylerler.
Biz İzmirlilerde saf saf günlerce gelecek olan yatırımcıların hayaliyle yatar kalkarız.
Çinli olmadı mı, gelsin İngiliz, oda olmadı mı Alman ne güne duruyor. Mühim olan medyada namımız yürüsün. İş bitiren (bilen) oda başkanlarımız sayesinde şehre umut pompalandı ya oda yeter. Ne de olsa, “Umut Mehmet’in ekmeği, ye Mehmet ye” misali.

Yazlıkçılar uyku size haram
Geçen haftaki yazım oldukça ses verdi. Aya Yorgi ve Boyalık’taki tesislerden gelen gürültülerden uyuyamayanlar aradı. Yazı için teşekkür ederlerken kışın yaptığım “yönetmelik değişsin” girişimleri için de teessüf ettiler.
Yine yazayım ”çok pişmanım”. Evimiz Boyalık’ın çok gerilerinde çevre yoluna yakın olmasına rağmen 02.00’de gürültü benim yatak odamdan da duyuluyor. Allah sahile yakın yerde uyumaya çalışanlara sabır versin.
Hafta içi polis yetkilileriyle de görüştüm. Onların yapabileceği pek fazla bir şey yok. Yönetmelik onlara bir yetki vermemiş. Tüm yetki Çevre Orman Bakanlığı’nın mühendislerinde onlarda bana göre görevlerini tam olarak yapmıyorlar. Araştırdığınız zaman “Nasreddin Hoca’nın ipe un sermesi” fıkrası gibi birçok olay dinliyorsunuz. Ben bunları dinlerken canım çok sıkıldı yazmayayım sizinde sinirleriniz bozulmasın. Ama Nasreddin Hoca’dan bir fıkra hatırlatması daha yaparsam ne demek istediğimi çok iyi anlarsınız. “Ölme eşeğim ölme”.
Çeşme polisi yetkisi olmamasına rağmen elinden geleni yapıyor. Ama yukarıda yazdığım gibi yönetmelik bakımından elleri kolları bağlı.
Bu sorunun sona ermesi için çözüm; Çeşme Belediyesi’nin yetki almasından geçiyor.
Şu anda Çeşme’de yaşanan kargaşanın en önemli sebebi ortada yönetmelik var ama Mahalli Çevre Kurulu’nun yaptığı bir alan tespiti yok. Neresi hassas, neresi çok hassas bölge belli değil.
İzmir Valiliği bir zahmet bu tespiti yaz bitmeden yaparsa, belki yazlıkçılar Ramazan Bayramı tatilinde biraz uyurlar.



blog
Sayın Yaraş, yazınızı okuyunca, “Erol Bey’i Cuma akşamı yatıya davet etsek mi?” dedim. Biz Boyalık’ta oturuyoruz da... Gerçi siz meseleyi çok güzel anlamış ve bir de sorumluluk almışsınız. Benim yüzümden diyorsunuz; saygınızdan. İnşallah ince alayı anlayan çıkar. Ama hiç sanmam. Buralarda büyüdük. Biz de çok genç olduk; eğlendik. Bizden daha çılgınlar oldu; ama hiç bu kadar umursamaz; saygısız; daha da ileri gideyim, terbiyesiz olmadı. Uzaktan uzağa bir müzik sesi gelirdi, ama vakitlice kesilirdi. Şimdi ne mümkün? Olay aynı sizin anlattığınız şekilde gelişmektedir: Zabıta Çevre İl Müdürlüğü’ne “topu atmakta”dır. Çünkü Çevre İl Müdürlüğü saat 17.00 den sonra çalışmaz. Zaten Boyalık “7800”dekiler Cumaları saat 18.00 ile 20.00 arasında sesi yükseltirler; sonra keserler ve saat 24.00’ten sonra yer yerinden oynar. 155’e telefon edildiğinde, nazikçe sizi atlatırlar. Bu sesler saat kaça kadar sürer? Dün gece “tam tam” sesleri Aya Yorgi’den geliyordu bu sefer en son saate baktığımda 03.30! Sayın Ertuğrul Günay’a aktarılacak, ondan istenecek başka konular vardı Erol Bey, keşke onlara eğilseydiniz. Ayşe Öktem.

GÖRÜŞLERİNİZİ GÖNDERİN, ‘BLOG’DA YAYINLAYALIM