İzmir geçen çarşamba çok önemli bir etkinliğe ev sahipliği yapı. İZSİAD’ın, Sürdürülebilirlik Akademisi işbirliğiyle gerçekleştirdiği toplantı Türk sanayisi ve Türk iş adamlarının geleceği açısından olmazsa olmaz bilgiler içeriyordu.
Türkiye’nin ekonomik açıdan kalkınmasında ihracat ilk sıralarda yer alıyorsa, ağırlıklı olarak ihracata yönelik çalışan firmalar mutlaka “yeşil yatırıma” yönelmeliler ve bu yatırıma yönelik geçerli sertifikaları referanslarına eklemeliler. Artık dünyanın birçok ülkesinde tüketici doğaya saygılı ürünleri satın almak istiyor.
Çok yakında bu konu ilgili farklı kavramlarla tanışacağız hatta tanıştık bile diyebiliriz. Nedir bunlar? Yeşil Bütçe, Sürdürülebilir Tüketim, Yeşil İşler, Yeşil Yatırım, Düşük Karbonlu Kalkınma Ekosistem Hizmetleri, Entegrasyon, Yeşil Büyüme ve Yeşil Ekonomi.
Bu kavramlarla birlikte işadamlarının dünyasına yeni risk söylemleri eklenecek.
Yeşil Vergiler, Sürdürebilir Endeksler (İKMB), Sürdürülebilir Kalkınma Prensipleri, Çalışanların Farkındalık Uygulaması, Uluslararası Rekabet ve Yükselen Trendlerin Takibi.
Artık bu gezegende yaşayan insanlar olarak şunu çok iyi bilmeliyiz ki dünyanın doğal kaynakları hızla tükenmektedir.
Konferansta şu gerçeklerden artık kaçamayacağımızın altı kalın çizgilerle çizilerek belirtildi. İklim Değişikliği, Kaynakların Kıtlığı, Su ve Su Kalitesinin Hızla Tükenmesi, Yenilenebilirlik (Fosil yakıt yok, su, rüzgar ve güneş enerjileri).
Tüm dünya ülkeleri gibi Türkiye de 2012 Rio Sürdürülebilirlik Konferansı’na hazırlanıyor.
* Sürdürülebilir kalkınma için politik kararlılığa yeniden vurgu.
* Sürdürülebilir kalkınmadaki gelişmelerde eksiklerin ortaya konması.
* Yeni ve yükselen tehdit konularının tarifi.
Eğer çocuklarımıza ve torunlarımıza güzel ve yaşanabilir bir dünya bırakmak istiyorsak hepimize çok iş düşüyor. Şunu unutmamak lazım ki, 2050 yılında dünya nüfusunun 9 milyar olması bekleniyor. Böyle bir nüfusun doğal kaynaklar üzerindeki baskısı da bugüne göre yaklaşık iki kat artacak.
Bu yüzden yalnız iş adamlarımız değil tüm ülkenin ve daha genel bir deyimle tüm dünya insanlığının çevre konularında bilinçlenmesi ve gerekli özeni göstermesi gerekiyor.
Son bir not İZSİAD üyeleri toplantıya yeterli ilgiyi gösterdi ama gözler, ister istemez adı duayene çıkmış ve İzmir sanayisine yön veren isimleri de salonda aradı.
İzmir’in renkleri
İzmir Ticaret Odası Meclis Üyesi ve aynı zamanda İZSİAD yönetiminde beraber çalıştığımız Cengiz Yavaş’ın çok güzel bir projesi var: “İzmir’in Bir Rengi Olmalı.”
Amaç turistlerin çok ziyaret ettikleri bölgelerdeki binaların kötü görünümlerini ortadan kaldırarak cephelerini estetik hale getirmek ve çağdaş kent estetiğine uygun görünüm sağlamak.
Cengiz Yavaş bununla ilgili İzmir Büyükşehir Belediyesi, Mimarlar Odası, Şehir Plancıları Odası ile üniversitelerin mimarlık bölümlerine yazılar yazarak projeyi hayata geçirmeye çalışmış. Kimisi destek sözü verirken kimi kuruluş cevap bile vermeye tenezzül etmemiş.
Yavaş’a göre, Yeni Kavaflar Çarşısı’nın Fevzipaşa Bulvarı’na bakan yüzü ile İkiçeşmelik Caddesi’nin Agora’ya denk gelen yerlerinde yapılacak bir uygulama kent estetiği açısından çok olumlu olacak.
Bana göre bu projeye katkı sağlayacak birimlerinden biriside İZKA olabilir.
Buradan İZKA yöneticilerine iletiyorum. Siz hep projelerin İZKA’ya gelmesini bekliyorsunuz alın işte size kente çok büyük katkısı olacak olan bir proje. İzmir’in renklerini bulup bir bölümünde pilot uygulama yaparak hayata geçirirseniz şehre ayrı bir katkı sağlarsınız. Zaten İzmir Kalkınma Ajansı’nın var olma sebeplerinden birisi de İzmir’in tanıtımında öncü rol oynamak değil mi?