CHP İl Başkanlığı görevine atandığı günden itibaren Tacettin Bayır, ne İsa’ya nede Musa’ya yaranabildi.
12 Haziran seçimleri dahil geçen sürece baktığımızda, bu parti yönetimiyle ve bu belediyecilik anlayışıyla CHP yola deva ederse iki yıl sonra yapılacak olan yerel seçimlerde başta Büyükşehir Belediyesi’nin anahtarı olmak üzere bir çok ilçe belediyesinin tapusunun AKP’ye geçebileceğini söylemek için kahin olmaya gerek yok.
İl Başkanı Tacettin Bayır göreve geldiği günden beri kırdığı potlarla adeta “Gaf Oscarı”nın tek adayı oldu.
Aklımda kalanları şöyle bir yazarsam:
-Hak arayan işçiler için: “Terörist”
-Kendisinden önceki yönetimin borçları için: “Borç benim borcum değil. Bunun hesabını bana değil diğer arkadaşlara sormalısınız.”
-Büyükşehir Belediyesi’ndeki operasyonlarda sonra: “Şimdi her bölgeden 9 milletvekilliğini garantiledik. 10’a çalışacağız.”
-Milletvekili listeleri belli olduğunda, 1. Bölgede yaşayan adayların 2. Bölgeden seçime girmesine: “Genel merkezde 48 saat uykusuz bir şekilde liste hazırlığı yapıldığı için son şekillendirmelerde bir yazım hatası olabilir.”
-Kocaoğlu-Susam tartışmasından sonra: “Büyütülecek olay değil. Aile içi. İki gün sonra rakı içerken görürsünüz.”
-Ticaret odasının CHP’lilere geç randevu vermesine: “İZTO adını AKTO olarak değiştirsin.”
-Seçimlerde AKP’nin umulanın üzerinde oy almasına: “Muhtarlara saat dağıtılacağını kimse düşünemezdi.”
Bu listeyi uzatmak mümkün.
Esas beni bu yazıyı yazmama be başlığı sert olarak atmama iten sebep ise Hamdi Türkmen ve Erdal İzgi’nin on gün önce yazdıkları bir iddiaya cevap vermemesi.
Her iki yazarda Tacettin Bayır’ı bir anlamda yalancılıkla suçladılar, direkt böyle yazmadılar ama ben böyle yorumladım.
Türkmen ve İzgi, Bayır’ın Genel Başkanımızla 45 dakika görüşüp İzmir’i ve sıkıntıları anlattım dediği Ankara buluşması için. “Bayır, Kılıçdaroğlu ile görüşmedi. Elindeki raporları Danışman Ali Deniz vasıtasıyla Genel Sekreter Bilhun Tamaylıgil’e verdi” diyerek ortaya çok ciddi bir iddia attılar. Yani Kılıçdaroğlu başarısız gördüğü İl Başkanı Bayır’la görüşmemişti. İki gazeteci de Bayır’ın doğruları söylemediğini iddia ediyorlardı.
Sabırla yaklaşık on gün bekledim. Her iki yazar arkadaşıma dün “Size Tacettin Bayır, iddialarınızla ilgili bir cevap ve düzeltme gönderdi mi?” diye sordum.
Tacettin Bayır’dan ne bir ses, ne de bir nefes vardı. Cevap vermemekle Bayır, bir anlamda iddiaları kabulleniyordu. Demek ki iki yazar da konularında haklıydılar.
O zaman Genel Başkan’la görüşmeden görüştüm diyen bir anlamda toplumu yanlış bilgilendiren İl Başkanı’nın bana göre yapacağı tek bir iş vardır o da, aylar önce aldığı emaneti sahibine iade etmesi yani: İSTİFA.
Aziz Yıldırım ve M. Denizli
Beş gündür futbolda şike iddiaları, gözaltına alınanlar, tutuklananlar ve bir çok cevap bekleyen sorular.
Başını Fenerbahçe’nin çektiği çirkin iddiaların arasında tam on yıl önce söylenen bir sözün de irdelenmesini beklerdim.
Türk insanının hafızası zayıf olabilir ama arşivler kuvvetliy ve onlar yalan söylemez.
Bu gün tüm şike iddialarının bir numaralı sanığı Aziz Yıldırım 2000-2001 sezonunda Fenerbahçe’nin şampiyon olmasından sonra Paper Moon’da çok ünlü bir söz sarf etti.
O yıl takımı şampiyon yapan Mustafa Denizli’ye herkesin içinde “Takımı sen mi şampiyon yaptın. Ben yaptım” dedi. Bu sert çıkıştan sonra Mustafa Denizli Fenerbahçe ile yollarını ayırdı. Demek ki o yıllarda da takım şampiyon olsun diye Aziz Yıldırım çok emek harcamıştı...
İddialar ortaya atılıp göz altılar başladığından beri kimse on yıl önce de şampiyonluk böyle bir organizasyon sonunda mı geldi sorusunu sormadı.
Hıncal Uluç haklı.
Bu ”Fener Medyası’nın” hem hafızası zayıf hem de arşive bakma alışkanlığı yok.
Gediz Üniversitesi
Geçen gün Mütevelli Heyeti Başkanı Abdullah Kavuk Gediz Üniversitesi’ni gezdirdi.
Kampüsü, amfileri, laboratuarları, sınıfları, sosyal tesis alanlarını gezerken burada eğitim alanların ne kadar şanslı gençler olduğunu düşündüm.
Böyle bir eğitim yuvasını yaratanları canı gönülden kutlamak lazım.
Abdullah Kavuk’la üniversitenin koridorlarında dolaşırken o binaların temelini atan sıkı Karşıyakalı Merhum Önder Baysoy’u rahmetle andık. Yarattığı eser bu gün yüzlerce gence gelecek hazırlıyor. Beni esas mutlu eden Abdullah Kavuk’un “Üniversitemizde bir bölüme Önder Baysoy’un adını vermeyi düşünüyoruz” demesi oldu.
Böyle bir vefa örneği gösterecek olan Gediz Üniversitesi Mütevelli Heyeti’ni başta Abdullah Kavuk olmak üzere şimdiden bir Karşıyakalı olarak kutluyorum.