EXPO’yu sonlandırmaya ve konuşmamaya çalışıyorum ama son noktayı koydurtmuyorlar.
Yeni yeni vaatler havada uçuşuyor.
Koşudan yeni geldik, terliyiz.
Bir tabir var “.....terli, su içmez” diye.
Biz değil su, nefes alacak halde değiliz.
Tık nefes olmuşuz.
Fakat ne yazık ki hemen önümüze nefis pastalar koyuyorlar.
Bunu da en iyi sunan Başbakan Tayyip Erdoğan!
Başbakan, “Moralinizi bozmayın aynen kazanmış gibi yola devam edeceğiz” diyor.
EXPO’da başarısız olmuş ekibe gazete ilanlarıyla teşekkür ediliyor.
Vali ve Büyükşehir Belediye Başkanı tek suçlu gibi gösterilerek, teşekkürlerin dışında tutuluyor. Hedef saptırmaya çalışılıyor.
İşte buna benzer soruları alt alta sıralamaya başladığım zaman “atış serbest” diyorum.
Başbakan neredeyse bütçenin tüm yatırım rakamını İzmir’e ayırmış gibi detaylı bir program açıklıyor.
Otoyollar, hızlı trenler, tüp geçitler, dev sağlık kampüsleri, barajlar, yeni çevre yolları,
TOKİ’den 50 bin konut, turizm alanlarının tahsisleri, Selçuk kazılarının hızlandırılması ve “her şeyi İzmir’e vereceğiz, yapacağız” sözleri...
Başbakan’ın İzmir’e yönelik moral demeçlerini okudukça aklıma “Acaba Başbakan pişmanlık mı duyuyor?”, “ Yoksa İzmirlinin gazını mı alıyor?” soruları takılıyor.
Paris’e gelseydi, EXPO’da durum değişirdi diye kendisine acaba bir rapor mu sunuldu?
Prodi’nin İtalya adına yaptıklarını, aynı zamanda iyi bir esnaf olan Tayyip Bey daha mı iyi yapardı?
Şimdi bol keseden atılan vaatlere bakınca; kendimi önce eşeğini kaybetmiş, sonra bulmuş köylü gibi hissediyorum.
EXPO salatası bitti, şimdi İzmirli’nin önüne yeni pastalar konuluyor.
Ben de soruyorum, yok mu artıran? Onlar ne veriyorsa ben 5 fazlasını vereceğim diyen yok mu?
Nasıl olsa seçim sathı mahalline girdik, atış serbest.
Yersen misali...
Ama İzmirli’nin yemeğe niyeti yok!!!
Hatta karnı doydu bile.
Yeni vaat edilen otoyollarda araç kullanmadan, Üçkuyular’dan tüp geçitle Karşıyaka’ya geçmeden, sağlık kampüsünde “check up” yaptırmadan da kimseye inanmayacağız.
Bu, Başbakan olsa bile...
Atatürk’ün Kızları Sun Express’te
Çarşamba günü Sun Express uçağında duyduğum bir anons beni ne kadar mutlu etti anlatamam.
“Ben kaptan pilotunuz Mualla Jonkman ve yardımcı pilot arkadaşım Tuğçe Güngör ile Atatürk Hava Meydanı’ndan, Sabiha Gökçen Havaalanı’na en kısa iç hat yolculuğumuzu yapacağız. Türk kadınına her türlü hakkı veren Büyük Önderimiz Atatürk’ü ve onun en sevdiği insanlardan olan Türk havacılık tarihinde ölümsüz bir yeri bulunan Sabiha Gökçen’i minnet saygı ve özlemle anıyoruz. Onların açtığı bu yoldan biz Türk kızları olarak gitmeye devam edeceğiz. Hepinize iyi uçuşlar.”
Sun Express’in yeni uçağı Boeing 737-800’ü çocuk oyuncağı gibi kullanan bu iki cumhuriyet kadınını yürekten kutluyorum.
Uçaktan inerken merdivenlerde durup, onları kokpitte bir-iki dakika seyrettim.
İşte dedim...
“Çağdaş, aydınlık ve geleceğe umutla bakan Atatürk’ün kızları kokpitte...”
Devlet Hava Meydanlarıve TAV’a...
İzmir, iç ve dış hatlar olarak iki güzel havalimanı binasına kavuştu.
Güzellik dışta süsleme, içte dekorla olmuyor.
İşlevsellik de önemli.
Özellikle güvenlik kontrollerinin yapıldığı X-Ray cihazlarının bulunduğu alanlar, yolculara ızdırap yaşatıyor.
Palto çıkar, ceket çıkar, kemer çıkar, cep telefonu, bozuk para derken ayağınızda bir pantolon kalıyor. Bayanlarda bir de ayakkabı sorunu yaşanıyor.
Havalimanını yönetenlere soruyorum.
Bir düşünün bakalım...
Bu kadar soyunmayı ve giyinmeyi evinizde ne kadar bir alanda yapıyorsunuz? Yolculara dar alanda paslaşmayı yaşatmayın.
Orada yolcuları biraz daha rahat hareket ettirecek ortamı oluşturun.
Lütfen!!!
Özay Şendir
‘Diyalektik bir şey’ olarak Lozan tartışması...
16 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Sosyolojik hatalar!
16 Mayıs 2025
Zafer Şahin
Sanatçılar ‘Terörsüz Türkiye’ istemiyor mu?
16 Mayıs 2025
Abdullah Karakuş
Krizler, görüşmeler ve sonuçları
16 Mayıs 2025
Güldener Sonumut
İttifak’ta görüş ayrılığı çıkmadı
16 Mayıs 2025