Feyzi Hepşenkal

Feyzi Hepşenkal

feyzihepsenkal@mynet.com

Tüm Yazıları

Ak Parti İzmir İl Kongresi öncesinde Abdullah Tekbaş’ın “başkan adayı” olarak ortaya çıkması ilginçtir.
Biraz hayrettir.
Ama çokça önemlidir.
Tekbaş’ın açıklamalarını okudum.
İl Başkanı Akay’ı fena eleştiriyor.
Örnekse...
“Akay’ın il başkanlığı sürecinde yapmış olduğu ilçe kongrelerinde küskünlükler kırgınlıklar ve bölünmeler artarak devam etmiştir. İl yönetimindeki 40’ın üzerindeki arkadaşı küstürmüş ve partiye uğratmaz hale getirmiştir” diyor.
En çarpıcı sözleri ise şu:
“Sayın Akay her yerde ‘Ben Başbakan’ın adayıyım’ diyor. Teşkilat üzerinde baskı kurup partiye korku salmaya çalışıyor. Sayın Akay’ın, başbakanın ismine sığınması, onun il başkanlığındaki aczi gösterir.”

İşte söz buraya geldiğinde, devreye “demokrasi” kavramı giriyor.
Ak Parti’de “parti içi demokrasi var mı” yani kongreler özgürce mi yapılıyor?
Yoksa...
Emir, demiri mi kesiyor?
“Türkiye’de yapılan il kongrelerimizin yüzde 90’ında 2 ve 3 aday çıkmıştır. Çoğu aday da genel merkezin temenni adayı olan adaylara karşı kongreyi kazanıp genel merkezin teveccühüne nail olmuşlardır” diyen Abdullah Tekbaş’ın yaklaşımı, umarım “gerçekçi” bir tespittir.
Aksi halde...

Şimdi gelelim “aksi halde” vurgusunun ardından gelenlere.
Bir: Genel Merkez sürece müdahale eder ve Abdullah Tekbaş “bir şekilde” adaylıktan çekilir.
İki: Genel Merkez sürece müdahale etmez ama Abdullah Tekbaş seçimi kazanamaz.
Üç: Genel Merkez sürece müdahale etmez ve Abdullah Tekbaş seçimi kazanır.

O zaman yine üç ihtimal var:
Bir: Abdullah Tekbaş’ın umduğu gibi, Genel Merkez seçimi kazananlara teveccüh gösterir.
İki: Kısa sürede seçilen yönetim görevden alınır.
Üç: 9 Haziran günün akşamında Genel Merkez “Kongrenin tüm sonuçlarıyla birlikte iptal edildiğini” açıklar!

“Hiç öyle saçma şey olur mu?” demeyin.
1985 yılında oldu.
ANAP İzmir İl Kongresi’nde, rahmetli Turgut Özal’ın adayı seçimi kaybedince, böylesine tuhaf bir karar alındı.
Yapılan itirazların ise hâlâ yürekleri sızlatan bir operasyon sonucu, yargıdan dönmesi sağlandı.
Ve sonra...
ANAP’ın hali meydanda!

Haberin Devamı

Ak Parti’de üç ihtimal


Tek karelik yastıkçı


Harem kapansın!

Haberin Devamı

RTÜK’ün başlıca görevi “aile planlaması” yapmak sanki.
Televizyon dizilerine bakıyor ve karakterler arasındaki ilişkileri yeniden düzenliyor.
Malum.
Bilinen ilk operasyon “Behzat Ç.” dizinde gerçekleşti.
Komiser Bey ile Savcı Hanım, RTÜK zoruyla evlendirildi.
Eskiden “birlikte yaşıyormuş” gibi yapıyorlardı.
Şimdi “evliymiş” gibi yapıyorlar.
Sıra “1 Erkek 1 Kadın” dizisinin Zeynep ile Ozan’ında anlaşılan.
Rüya müya derken, yakında onlar da basarlar imzayı.
Ve sonra...
“Muhteşem Yüzyıl” dizisine el atmalı RTÜK.
O “Harem” de neyin, nesi?
Bir yığın hatun, ya Hünkâr’ın, ya şehzadenin koynuna girmek için bekleşip, duruyor orada.
Ayıptır, ayıp.
Kampanyayı RTÜK’ten önce başlatıyorum:
Harem kapansın!