Eğer demokrasi “bir seçimin özgürce yapılması, isteyenin ‘kim ne der’ demeden aday olması ve o seçim sonucunda kazananı çok önceden kabullenen bir iradenin varlığı” gibi unsurlar içeriyorsa...
CHP’nin İzmir İl Kongresi, demokrasinin zaferidir aslında.
Hani bazen “kazananlar da aslında kaybeder” ve bunu adına “Pirus Zaferi” falan derler ya...
Bu kez tersi oldu.
Adını ne koyarsanız koyun.
Pazar günü CHP’de, kaybedenler de kazandı! HHH Manzaraya bakınca, işin fazlaca abartıldığı söylenebilir gerçi.
52 kurultay delegeliği için 210, 30 kişilik il yönetimi için 169, 9 kişilik il disiplin kurulu üyeliği için 49 partili dilekçe vermiş ki; bu da 619 delegeden 428’inin aday olduğu anlamına geliyor.
Sandık sonuçlarını esas alarak, daha ince bir hesap yapabiliriz aslında.
619 delegeden 576’sı oy kullanmış.
576 oyun 86’sı ise geçersiz sayılmış.
O 86 kişiden kaçının “protestocu”, kaçının “kafası karışmış” olduğu bilinmez.
Yine de, fark etmez.
Ha 619, ha 576, ha 490...
Her türlü hesapta, “demokrasinin vazgeçilmez koşulunun adaylık olduğu” anlaşılıyor CHP’de! HHH Kongrenin bir başka ilginç yanı ise bunca zamandır İl Başkanlığı yapan Tacettin Bayır’ın en az oy alan aday olmasıydı.
Merak ediyorum.
Seçimi kazanan Ali Engin’in 253 oy, Levent Eyipişiren’in 166 oy alması beklenmeyen bir sonuç mu? Veya şöyle sorayım: Bayır aday olurken, 71 oy yerine, kaç oy alacağını umuyordu? İşin içinde ciddi bir hesap hatası mı var, son dakika manevraları mı? Yoksa Tacettin Bayır bundan sonra il başkanlığı yapacaklara “Halimi görün de ibret alın” diye bir ders vermek mi istedi, inadına aday olarak? HHH Neyse ne... Olan oldu.
Asıl mesele bugünden sonra olacaklar.
Örnekse...
CHP yepyeni bir anlayışla her sandığa sahip çıkacak bir örgütlenmeyi, İzmir’de yaşayan her seçmene ulaşmayı, şehrin ufkunu açacak projeler yaratmayı başaracak mı? Veya hep olduğu gibi, bugün değilse bile yarından itibaren; CHP’liler yeni bir kongrenin hesabını yapmaya mı başlayacak?
Tek karelik göz altı!
Zenginin parası...
Zengin var, süper zengin var. İşte o aradaki sınırı geçmek için, kişisel servetin 100 milyon doları geçmesi gerekiyor.
Türkiye’deki 26 kişi için haberler iyi.
Artık kimse onlar, dünyanın en zenginleri arasındalar.
Böylece Türkiye’nin en zengin sayısı 2011 yılında 344 kişiye yükseldi.
Ha gayret Türkiye.
22 süper zengin daha çıkardık mı, İsviçre’yi yakaladık.
Hatta Tayvan ve Fransa bile menzilimiz içinde.
ABD mi?
Yok.
O kadar uzun boylu değil.
Türkiye’nin ABD’yi yakalaması için 40 fırın ekmek yemesi de yetmez, 440 fırın yemesi de.
Çünkü ABD’de onlardan 2.928 tane var.
The Boston Consulting Group’un 2012 Küresel Varlık Raporu’nda, dünyada “finansal varlıkları 1 milyon doları aşan” hanelerle ilgili sonuçlar var ki; onlar daha önemli.
Yarın da ona bakıp, çenemizi yorarız biraz.