Feyzi Hepşenkal

Feyzi Hepşenkal

feyzihepsenkal@mynet.com

Tüm Yazıları

Bazı anketlere bakarsanız, dünyada Türklerden mutlu olanı yok.
Benzer bir araştırmayı OECD yapmış.
Neticede “Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Teşkilatı” adıyla maruf, ABD’den Japonya’ya, Kore’den Almanya’ya, İngiltere’den Türkiye’ye dünyanın önemli ülkelerinin üye olduğu bir kuruluş.
Dolayısıyla diğer anketçilerden daha fazla ciddiye alınmayı hak ediyor.
Ve OECD, üyelerini farklı açılardan inceleyen “İyi Yaşam Endeksi” hazırlıyor her yıl.
Raporda ilginç saptamalar var.
Örnekse...
“Güvendiği birine sahip olan Türklerin oranı yüzde 69 (Dünyada bu oran yüzde 91), son bir ayda tanımadığı birine yardım eden Türklerin oranı yüzde 36, Dünyada yüzde 47” gibi.
Son rapora göre, Türkiye bir yıl öncesine oranla “ilerleme kaydetmiş” olsa da, son sırada.
* * *
Asıl mesele ise sözün başında değindiğim konu.
Yani...
Türkiye’de yaşayan insanlar halinden mesut ve mutlu mu?
10 üzerinden 7,8 ile Danimarka ahalisinden mutlu olanı yok.
OECD ortalaması ise 6,7 ki...
Türkiye 5,3 puanla “mutsuzlar” arasında yer alıyor.
* * *
Gerçi “mutluluk” göreceli bir kavram.
Eğer “bir lokma, bir hırka” diyenlerdenseniz, sizi mutsuz edecek bir sorunu arasanız da bulamazsınız.
Eğer işleriniz tıkırındaysa, mutluluk yolunda epey ilerlemiş sayılırsınız.
Eğer Ak Parti kongresinde, TT Arena’yı dolduran binlerce insandan biriyseniz, mecburen mutlu olmak zorundasınız.
Falan.
Filân.
Fakat her şeyin ve herkesin ortalaması ise geçerli olan. . .
OECD’ye göre, durum vahim!
Bana göre, OECD’nin durumu bizden vahim olacak.
Madem yaptıkları araştırma ile bizi “daha mutsuz” yaptılar, OECD’yi “Standard & Poor’s”tan beter hale getirmek boynumuzun borcudur artık!
* * *
Ve bu arada kendime soruyorum:
Mutlu muyum?
Çok şükür, “her şeye rağmen” çok mutluyum.
Mutluluğun sınırı yok elbette.
Hadi.
Bir kez daha Muhteşem Yüzyıl dizinden alıntı yapalım.
Kanuni “mutluluğun resmini çizerken” ne demişti Hürrem Sultan’a:
“Kim ne umut ederse etsin
Beklesin ne fayda
Zira ben âlemin padişahıyım
Sen de benim.”

Haberin Devamı

Tek karelik saksı!

Haberin Devamı

Sıra OECD’de

Vay Volkan vay

Gazeteci dernekleri, kaleci Volkan Demirel’i bir foto muhabirine yönelik davranışı nedeniyle kınıyor.
Olur böyle şeyler.
Siyasetçisi, futbolcusu, şarkıcısı yapar, eder; meslek örgütleri yapanı ve yapılanı kınar. Sonra bir de özür dilendi mi, iş kapanır, biter.
Olması gereken de budur zaten.
Muhabir de insan, muhatabı da.
Tansiyon yükselince istenmeyen şeyler olur bazen.
Bir anlık öfkeyle, ya “itiş kakış” yaşanır arada ya da “küfür ve hakaret” sözcükleri uçuşur havada.
Ama Volkan’ın yaptığı öyle değil, çok başka.
Kim, kime “Seni evinden aldıracağım lan” derse; tansiyon yüksekliği bahane olamaz asla.
“Seni evinden aldıracağım lan” demeye cüret etmek, düşüncesi bile tüyler ürperten odaklardan cesaret alan birine özgü davranış biçimi olabilir ancak.
Yoksa kimin haddine, insanı evden aldırmak!
Vay Volkan vay.
Sen nesin, necisin arkadaş?