Feyzi Hepşenkal

Feyzi Hepşenkal

feyzihepsenkal@mynet.com

Tüm Yazıları

Bir liste yapmışlar ve insanları “en çok korkutan” 10 şeyi sıralamışlar.
Fakat ondan önce soralım:
Korku nedir?
Cevaplardan bazıları şunlar:
- Bilinçaltı zihnimizin, bizi korumak amacıyla bize yaşattığı hayali duygulardır.
- Beynin yarattığı bir illüzyondur.
- Bilinçli olarak tanınan dış tehlike kaynaklarına karşı gösterilen duygusal tepkidir...
Korkunun kendisi, korkulacak bir şey değil.
Aksine...
Korku, “hayatta kalabilmenin vazgeçilmez bir unsuru” olduğu için; korkusuzların başına “korkulacak bir şey gelme ihtimali” daha fazla!

Sözünü ettiğim listeye bakıldığında, ilk sırada “yılan” var meselâ.
kişi gibi, çok korkmam yılandan.
Kanıtı da...
Yanda.
Oysa...
Bir söz vardır ya:
Yılandan korkmam, yalandan korktuğum kadar!

Haberin Devamı

Zamane korkuları

Tek karelik kanıt

İkinci sıradaki örümcek, korkutmaktan çok ürpertir içimi.
“Asansörler, köprüler, toplu taşıma araçları, alışveriş merkezleri” gibi “korkutucu alanlar” üçüncü sıradaymış ki, şahsen böyle bir sıkıntım yok.
Ve ilginçtir çoğu insan “diğer insanlardan” korkarmış!
Beşinci sıradaki “yükseklik korkusu” yani “akrofobi” konusuna gelince... Yalan yok. Kendimi güvende hissettiğim sürece yüksekliğin önemi olmasa da, korumasız bir eşikten aşağıya bakmam, bakamam.
“Karanlık” fazla sorun değil, “gök gürültüsü, şimşek” hoşuma gider hatta. “Uçaktan” korkmam. “Köpeği” severim. “Dişçiye” fırsat buldukça giderim.

Aslında bakarsanız, geçin bunları.
Zira hepsinin çaresi bulunur.
Hayvan haşarattan uzak durursunuz, cep fenerini yanınızda taşırsınız, gerekmedikçe uçağa binmezsiniz, falan filân.
Ya zamane korkuları?
Eyvah!.
Şu an bilgisayar başındayım meselâ.
İşi bilen biri uzaktan kumandayla, içinde başımı derde sokacak şeyler olan bir dosya yollasa... Ardından isimsiz bir ihbar yapılsa... Ve sabahın köründe polis kapıya dayansa...
Yandı gülüm keten helva!
Derdini anlatacak kimseyi bulamazsın ortalıkta.
Ondan sonra...
Yallah Mustafa Balbay ile Tuncay Özkan’ın yanına!

Geçmiş olsun Kemal Bey

Haberi okuyunca “geçmiş olsun” dedim.
Kime?
Kemal Kılıçdaroğlu ile CHP’ye.
Neydi haber?
Aynen şöyle:
“Ak Parti’nin, il genelinde tüm seçmenlerin oy kullanacağı ‘29 süper büyükşehir’ tasarısının taslağı bile ana muhalefeti germeye yetti. Şu anda Mersin, Aydın, Antalya ve Eskişehir belediye başkanlıklarını elinde bulunduran CHP, ilçelerden gelecek oylarla bu illeri de kaybetmenin kaygısını yaşıyor.”
Eğer CHP işin buraya varacağını, yeni anladıysa...
Gerçekten geçmiş olsun.
Hani “ben demiştim, ben yazmıştım” lafı fazla hoş değil ama yapacak bir şey yok.
Ocak ayında demiştim.
Bir ay önce yine yazmıştım.
Hadi Kemal Kılıçdaroğlu’nun Milliyet’in Ege ekini okuma imkânı veya fırsatı yok.
Buradaki CHP’li yöneticilerin onu uyarmak gibi bir sorumlulukları da mı yok?