<#comment>#comment> Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkök’ten sonra Başbakan Gül de, dün Siirt’te Kuzey Irak’taki Kürt gruplara kardeşlik ve akrabalık mesajları gönderdi.
Ancak, Kuzey Irak’tan gelen mesajlar hiç de Gül ve Org. Özkök’ün gönderdiği mesajlara benzemiyor.
Barzani, Kuzey Irak’taki Kürtlerin, ABD askerlerini "kurtarıcı", Türk askerlerini ise "yayılmacı" olarak göreceğini Washington Post’a verdiği ilanlarla dünyaya duyurdu. Bununla da yetinmeyip, Türk askerinin gelmesi halinde Kürt grupların çatışmaya girebileceğini, ölümle işgal arasında tercih yapmaları gerekirse ölümü daha hafif bulacaklarını da ilan etti.
Bu yaklaşım, sınırın öbür tarafında kardeşlik ve akrabalık duyguları beslenmediğini gösteriyor. Bir kardeşlik ve akrabalık duygusu var ama bu Türklere karşı değil ABD askerine karşı besleniyor.
ABD ve İngiltere’nin Kuzey Irak’taki gruplara besledikleri duygu da farklı gözükmüyor. Irak’a yapılacak operasyonu yönetecek olan General Franks, Kuzey Irak’ta bir Türk - Kürt çatışmasını önleyeceklerini, bunun için de Kuzey Irak’ta güçlü bir şekilde ABD askeri bulunması gerektiğini açıkladı. İngiltere Başbakanı Blair de televizyonda bir İngiliz gencinin "Kürtleri
CHP lideri Deniz Baykal, dünkü görüşmemizde bu sorumuza şu yanıtı verdi:"Hayır, değişmez. Çünkü ortada değişen bir şey yok. Anayasamız ortada. 92. maddesindeki hüküm açık. Tezkerenin bu maddeye aykırılık taşıdığı da açık. Bu nedenle CHPnin tutumu değişmez. Tezkere ikinci kez gelirse yine hayır oyu veririz."Baykal uluslararası koşullarda bir değişiklik olmadığına, BMden ikinci bir karar çıkmadığına da işaret ediyor.Baykalın dikkat çektiği bir nokta da ABDnin Kuzey Irakta izlediği politika. CHP lideri, bu politikanın güven vermediğini vurguluyor ve şöyle diyor:"ABDnin yaklaşımı Kuzey Iraktaki güçlerle Türkiye arasında bir fark yokmuş, ikisi de eşitmiş gibi bile değil, açıkça birinin lehine. Oradaki güçler lehine bir tutum ve duruş içinde. Bunun kabul edilebilir bir yanı yok."Baykal, TBMMnin tezkereyi geri çevirerek Türkiyenin itibarını yükselttiğini şöyle anımsatıyor:"Türkiyenin itibarı izlenen yanlış politikalar ve yöntemler nedeniyle dünya kamuoyunda zedelenmişti. Türkiye, hak etmediği, hazmedemeyeceği durumlara düşürülmüştü. TBMM aldığı kararla bu imajı bir anda değiştirdi. Türkiyeye hak ettiği itibarı yeniden kazandırdı. Türkiyeyi küçük düşürmeye çalışanlara da, buna vesile
<#comment>#comment> Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkök’ün, asker gönderme ve bulundurma tezkeresi ikinci kez Meclis’e gelirse, CHP’nin tutumu değişir mi?
CHP lideri Deniz Baykal, dünkü görüşmemizde bu sorumuza şu yanıtı verdi:
"Hayır, değişmez. Çünkü ortada değişen bir şey yok. Anayasamız ortada. 92. maddesindeki hüküm açık. Tezkerenin bu maddeye aykırılık taşıdığı da açık. Bu nedenle CHP’nin tutumu değişmez. Tezkere ikinci kez gelirse yine hayır oyu veririz."
Baykal uluslararası koşullarda bir değişiklik olmadığına, BM’den ikinci bir karar çıkmadığına da işaret ediyor.
Baykal’ın dikkat çektiği bir nokta da ABD’nin Kuzey Irak’ta izlediği politika. CHP lideri, bu politikanın güven vermediğini vurguluyor ve şöyle diyor:
"ABD’nin yaklaşımı Kuzey Irak’taki güçlerle Türkiye arasında bir fark yokmuş, ikisi de eşitmiş gibi bile değil, açıkça birinin lehine. Oradaki güçler lehine bir tutum ve duruş içinde. Bunun kabul edilebilir bir yanı yok."
Org. Özkökün açıklamalarından anlaşıldı ki Türk Silahlı Kuvvetleri, asker gönderme ve asker bulundurma tezkeresinin ikinci kez Meclise getirilmesini ve geçirilmesini istiyor.Her ne kadar, Org. Özkök, TBMM kararına saygı duyuyoruz, diyerek, Meclise bir telkinde bulunmalarının söz konusu olmadığını belirtse de, Irakla ilgili olarak yaptığı değerlendirme, tezkereyi geçirmekten başka çare olmadığı mesajını vermiş oldu.Org. Özkök, Türkiyenin seçeneğinin iyi ile kötü arasında değil kötü ile daha kötü arasında olduğunu söyledi. Savaşın dışında kalmayı daha kötü, savaşacaklara yardımcı olarak sürece katılmayı kötünün iyisi olarak değerlendirdi.Sürecin tümüyle dışında kalma seçeneğini değerlendirirken de, bu hareket tarzının Türkiyeye savaşanları da karşımıza alarak bazı hareketler yapmak zorunda bırakabileceğinden söz etti. Bu sözlerde, Türkiyenin süreç dışında kalması halinde savaşan taraflarla ABD ve Irakla çatışma olasılığı mesajı yüklü olduğu açık.Org. Özkök, Türkiyenin sürece katılması halindeki yararlarını şöyle sıraladı:"Şayet savaşanlara yardımcı olursak zararımızın bir kısmı telafi edilebilecek. Savaşanların yanına katılmadan sadece Kuzey Irakta mültecilere insani yardımda
<#comment>#comment> Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkök, dün yaptığı açıklamayla Türk Silahlı Kuvvetleri’nin "tezkere" konusundaki net tavrını ortaya koydu.
Org. Özkök’ün açıklamalarından anlaşıldı ki Türk Silahlı Kuvvetleri, asker gönderme ve asker bulundurma tezkeresinin ikinci kez Meclis’e getirilmesini ve geçirilmesini istiyor.
Her ne kadar, Org. Özkök, TBMM kararına saygı duyuyoruz, diyerek, Meclis’e bir telkinde bulunmalarının söz konusu olmadığını belirtse de, Irak’la ilgili olarak yaptığı değerlendirme, tezkereyi geçirmekten başka çare olmadığı mesajını vermiş oldu.
Org. Özkök, Türkiye’nin seçeneğinin iyi ile kötü arasında değil kötü ile daha kötü arasında olduğunu söyledi. Savaşın dışında kalmayı daha kötü, savaşacaklara yardımcı olarak sürece katılmayı kötünün iyisi olarak değerlendirdi.
Sürecin tümüyle dışında kalma seçeneğini değerlendirirken de, bu hareket tarzının Türkiye’ye savaşanları da karşımıza alarak bazı hareketler yapmak zorunda bırakabileceğinden söz etti. Bu sözlerde, Türkiye’nin süreç dışında kalması halinde savaşan taraflarla ABD ve Irak’la çatışma olasılığı mesajı yüklü olduğu açık.
Org. Özkök, Türkiye’nin sürece katılması halindeki
Oysa ABDden gelen tepkilere bakıyoruz, bizimkiler kadar sert değil. Bu durum ister istemez bazılarımızın "kraldan fazla kralcı" olduğunu düşündürüyor.Önce tepkilere bakalım:ABDnin, TBMM kararını üzüntüyle, buruklukla karşıladığı doğru. Bundan doğal bir şey yok. Türkiyedeki birçok kesim gibi onlar da tezkerenin TBMMden geçeceğini düşünüyorlardı. Hesaplarını buna göre yapmışlardı. Ama geçmedi.Buna karşın Washington bunu bazılarımız gibi dünyanın sonu saymadı.ABD ve Avrupa basınında Türkiyenin bu tutumunu öven, onurlu bir davranış olarak gören, aksine ABDnin tutumunu eleştiren, Türkiyenin onuruna dönük yazı ve karikatürlerin yanlışlığına değinen yazılar çıktı.ABD Dışişleri Bakanı Powelldan sonra dün ABD Başkanı Bush da Başbakan Güle gönderdiği mesajda takdir duygularını iletti. Ankaranın kararına ve demokratik işleyişine saygı duyduğunu belirtti. Başkan ve Dışişleri Bakanının mesajlarından Washingtonun bazı gerçekleri gördüğü anlaşılıyor.Öyle bizim kraldan fazla kralcıların yaptığı gibi bir tehdit ve şantaj havası da yok. Türkiye ile köprüleri yakın, gemileri Körfeze çevirin, Kürt devletini hemen ilan edin, Türkiyeye ekonomik ambargo başlatın, IMF muslukları kapasın, Türkiye yakılıp
<#comment>#comment> Ortada bir gariplik var: Tezkerenin reddedilmesine bizim bazı yorumcularımız ve medya organlarımız ABD’den daha fazla sinirlenmiş görünüyor. TBMM’nin aldığı bu kararın Türkiye’nin başına açacağı belalardan dem vuruyorlar ve ABD adına Türk kamuoyunu korkutuyorlar. TBMM’nin ne büyük bir tarihi hata(!) yaptığından yakınıyorlar. O kadar ki, kendini tutamayıp, "Madem ABD askerine izin vermediniz, o zaman siz de Türk askerini Kuzey Irak’tan çekin bakalım. Bizim asker hangi hukukla orada duruyor" diye "jurnal" yazanlar bile oldu.
Oysa ABD’den gelen tepkilere bakıyoruz, bizimkiler kadar sert değil. Bu durum ister istemez bazılarımızın "kraldan fazla kralcı" olduğunu düşündürüyor.
Önce tepkilere bakalım:
ABD’nin, TBMM kararını üzüntüyle, buruklukla karşıladığı doğru. Bundan doğal bir şey yok. Türkiye’deki birçok kesim gibi onlar da tezkerenin TBMM’den geçeceğini düşünüyorlardı. Hesaplarını buna göre yapmışlardı. Ama geçmedi.
Buna karşın Washington bunu bazılarımız gibi dünyanın sonu saymadı.
ABD ve Avrupa basınında Türkiye’nin bu tutumunu öven, onurlu bir davranış olarak gören, aksine ABD’nin tutumunu eleştiren, Türkiye’nin onuruna dönük yazı ve
TBMMnin tezkereyi geri çevirmesinin piyasalarda büyük dalgalanmalara yol açması olasılığı, açıklanan ekonomik paketle büyük ölçüde frenlendi. Başbakan Gülün önceki gün gece yarılarına kadar üzerinde çalışarak son şeklini verdiği paketi dün sabah piyasalar açılmadan açıklamasıyla, ilk acil önlem alınmış oldu. Piyasaların göreceli olarak sakinleşmesinde bu paket kadar, tezkerenin tekrar Meclise gelmesi ve kabul edilmesi beklentisinin de etkili olduğunu söylemek gerekli. Ankara da, Washington da tezkereden umudu kesmiş değil. Başbakan Gül ile ABD Dışişleri Bakanı Powellın telefon görüşmesinden çıkan hava bu. BEKLENEN OLMADI Peki ikinci tezkere gelecek mi, gelecekse ne zaman gelecek? Washingtonun da, Ankaranın da yanıt aradığı soru bu. Önce Washington penceresinden bakalım. TBMMnin kararı ABDnin ani karar değişikliğine neden olmadı. Sert tepkiye de yol açmadı. Washington, Akdenizdeki gemilerine, "Yeni rotanız Körfezdir" emri vermedi. Aksine Ankaraya "Sizi anlıyoruz" mesajı gönderdi. Bu, Türkiyenin özgüvenle hareket ettiğinde öneminin daha iyi anlaşıldığını da kanıtladı. ABDnin Türkiyeden geçmek yerine, Kuzey Irak topraklarına indirme yaparak cephe açmasının da bazı uzmanların öne