Kapatılan Fazilet Partisi'nin Yenilikçi kanadı, Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde Adalet ve Kalkınma Partisi'ni kurdu.
Partinin niteliğini ve siyasi yelpazedeki yerini saptamak kolay değil. Kuruluş gününde karma bir yapı sergiledi. Mesajları da öyleydi.
Elbette, Recep Tayyip Erdoğan'ın liderlik yapacağı partiyi yelpazeye yerleştirmenin zor olmadığı söylenebilir. Ancak, kamuoyuna verilen mesaj ve yaratılmaya çalışılan imajın karmaşıklığı işi biraz zorlaştırıyor.
Bununla birlikte çok genel bir bakışla Ak Parti'nin niteliği ve yeri konusunda bir çerçeve çizilebilir.
Şöyle ki:
Ak Parti'nin, Milli Nizam, Milli Selamet, Refah ve Fazilet partilerinin ana çizgilerini taşıyacağı söylenebilir. Partinin ana kaynağı ve kadrosunun bu akım olduğu açık.
Erdoğan'ın liderliği ve yakın çalışma kadrosunun bu çizginin çok ötesine geçmesi beklenemez.
Ak Parti, Erdoğan'ın liderliğinde kurucularını seçerken, bu çizginin dışına da hitap edebileceği mesajı vermeye çalışmış. Özal'ın ANAP'ı gibi her kesimden isimler almaya özen göstermiş.
Adındaki, "adalet" sözcüğü, "Adalet Partisi" çağrışımıyla merkez sağın tümüne dönük durulacağının işareti sayılabilir. "Kalkınma" sözcüğü, Yusuf Özal'ın oğlunun kurucu yapılması da Özal ve çizgisini anımsatan göstergeler sayılabilir. Özal'ın bütün eğilimleri toplama yaklaşımına özenildiği gözleniyor.
Ancak, partinin asıl kimliğini ve hedefini gösteren semboller ve Erdoğan'ın konuşması daha önemli ipuçları veriyor.
Ak Parti'nin doğduğu ana siyasal akımın kapatılma nedenini oluşturan "hassas alanlar"da, örtülü ve tersine gösterilen hassasiyetin partinin asıl mesajını oluşturduğu söylenebilir.
Türkiye'yi "aydınlığa" çıkarma iddiasını öne alan Ak Parti lideri Erdoğan'ın konuşmasında "Atatürk"ten hiç söz etmeyişi, "Demokratik Laik Cumhuriyet"i telaffuz etmeyişi dikkat çekicidir.
Kurucular arasında, "türbanlı" bayanlara özenle yer verilmiş olması, temel mesaj açısından önemlidir. Türbanlıların özü, türbansız kurucuların ise görüntüyü temsil ettikleri söylenebilir.
Parti tanıtımında ifade edilen laiklik tanımı da dikkat çekicidir. Laikliğin devletin sorunu olduğu, birey için söz konu olamayacağının vurgulanması da temel mesaj bakımından dikkat çekicidir. Laikliğin, devlettin inançlara eşit mesafede durması olarak tanımlanması, en basit biçimiyle, "devlet ve din işlerinin birbirinden ayrılması" tanımının bile kullanılmamış olması da üzerinde durulması gereken bir noktadır.
Erdoğan'ın konuşmasındaki genel yaklaşımın ise popülist olduğu söylenebilir. Bir yönüyle kapatılmış partilerinin çekirdek tabanına seslenmeye özen gösteren Erdoğan, bir yönüyle de ekonomik krizin yol açacağı sosyal ve siyasal tepkilere talip olan bir söylemle yola çıkmış görünüyor.
Ak Parti'nin hem özü hem görüntüyü kurtarmaya çalışan bir yapı gösterdiği söylenebilir.
İlk gün sergilenen tablo, çekirdeği, türbanın simgelediği siyasi hareketle oluşturulmuş, dışının ise merkez sağ ambalajla örtülmüş bir parti kurulduğu izlenimi veriyor.