Kıbrıs'ta dün al - ver aşamasına geçilecekti, ancak, geçilemedi.
Rum tarafının işi yokuşa sürmesi nedeniyle, De Soto yöntem değiştirmek zorunda kaldı. Türk ve Rum taraflardan taleplerini ayrı ayrı istedi. Bu talepler üzerinde çalıştıktan sonra yine taraflarla ayrı ayrı görüşecek "al - ver" için zemin yaratacak. Olumlu gelişme gözlerse yine tarafları yüz yüze getirecek.
Bu yöntem değişikliği de gösteriyor ki, Kıbrıs'taki görüşmelerden bir sonuç alınması mümkün değil. Yine Denktaş'ın açıklamaları ortaya koydu ki, Rum tarafı bu aşamada uzlaşmaya yanaşmıyor. Türk tarafının bütün önerilerini görüşmeden geri çeviriyor. Bu tavır nedeniyle de ilerleme sağlanamıyor.
Bu Ankara ve Denktaş için sürpriz değil. Rum tarafının 1 Mayıs'a kadar süre kazanmak için her yola başvuracağı biliniyordu.
Bu uzlaşmaz yaklaşımıyla ilk aşama olan Kıbrıs'taki görüşmeleri geride bırakacakları anlaşılıyor. Zaman kısalıyor.
Ankara bunun farkında. İkinci aşama olan dörtlü görüşmelerde Rum tarafı tutumunu değiştirir mi? Uzmanların görüşüne göre ciddi bir baskı ve yaptırımla karşılaşmazlarsa, ikinci aşamada da yine aynı politikayı izlemelerini beklemek gerçekçi olur.
Türkiye ve Yunanistan'ın devreye girmesi, Türk isteklerinin plana taşınması için güvence oluşturmuyor. Yunanistan, Papadopulos'un Kıbrıs'ta izlediği politikayı izlerse yine zaman kazandırıcı yollara başvuracaktır. Bu nedenle Ankara dörtlü aşamada ABD, AB ve BM'nin Rum tarafına ciddi bir baskı uygulaması gerektiği düşüncesinde...
Zürih'te yapılması beklenen dörtlü toplantı sürecinde, sonuçlandırıcı olabilmek amacıyla Kofi Annan'ın da görüşmelere belli bir aşamadan sonra katılabileceği belirtiliyor. Otomatik referanduma bağlanmış bu yöntemde, Türk tarafının olmazsa olmaz saydığı isteklerinde ısrarlı olması Kıbrıs Türkünün geleceği açısından yaşamsal önem taşıyor. Kıbrıs Türkünün, Türkiye için ikincil bir amaç olduğu izlenimi verilmesi büyük hata olur.
Türkiye ve Türk tarafının uzlaşmayan tarafın Rumlar ve Yunanistan olduğunu dünyaya iyi anlatmasında fayda var. Eğer sonuç olumsuz olursa, bunun Türk tarafının tavrından çok Rum tarafının tutumundan kaynaklandığını anlatmak gerekiyor ki, sonuçta yine Türkiye ve Kıbrıs Türkü haksız yere cezalandırılmasın.
Türkiye olmazsa olmazlara sahip çıkmalı ve Kıbrıs Türkünün arkasında olduğunu göstermeli. Konuyu tarih almak için aşılması gereken bir engel gibi değil, Kıbrıs Türkünün haklarını koruyacak, geleceğini güvence altına alacak bir sorun olarak görüp, yaklaştığını ortaya koymalı...
Özay Şendir
“Erdoğan, Osmanlıyı diriltmek istiyor…”
11 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Şaşırtan Çin
11 Mayıs 2025
Zeynep Aktaş
Yatırımda yeni şifre: Hızlı nakit
11 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
Nükhet Duru: Fırınlanmadan, pişmeden kalıcı olunmaz
11 Mayıs 2025
Güldener Sonumut
Vadeli lider vs. Vadesiz lider: Habemus Papam...
11 Mayıs 2025