Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Birinci saldırı ve yarattığı tehlike askerin cephede 15 yıl savaşmasıyla; ikincisi ise yine askerin sivil dinamikleri harekete geçirerek başlattığı 28 Şubat süreciyle kesilebilmiştir.Bugün duruma baktığımızda g"rünen şudur:Silahlı mücadeleyi kaybeden ter"r "rgütü, siyasi alanda güçlenmeyi başarmıştır. Hatta "zellikle Güneydoğu'da siyasallaşma aşamasını da geride bıraktığı, "meşru" laşma aşamasına geçtiği s"ylenebilir. Siyaset alanında demokratik araç ve olanaklardan yararlanarak meşrulaşma mücadelesi vermektedir. Taleplerin hukuk alanında yoğunlaşması da bunun g"stergesidir. Hukuk sisteminde bir zemin yakalayabilirse bundan sonraki taleplerini bu zemin üzerinden gündeme getirecektir.28 Şubat sürecinde iktidarı kaybeden laiklik karşıtı akım ise r"vanş hazırlığı içindedir. Siyasi mücadelesinin temel hedeflerinden biri budur. Demokrasiyi amaç olarak değil araç olarak g"ren bu akımın partileri, bir yandan din ve dince kutsal sayılan her şeyi istismar ederek, bir yandan da ezik ve fakir halk yığınlarının tepkilerini değerlendirerek yeniden iktidara gelmenin yollarını aramaktadırlar.Güneydoğu'da ayrılıkçı akımın karşısında diğer siyasi partilerin şansı hemen hemen kalmamış durumdadır. šlke genelinde ise asıl hedefini saklamaya çalışan laiklik karşıtı akımlar ise yine diğer partilerin "nünde g"rünmektedir.Sorun, ülke bütünlüğü ve demokratik, laik rejim karşıtı olan radikal akımların b"lge ve ülke genelinde güçlenmesine karşın, merkez ve merkeze yakın partilerin güç kaybetmesidir.™zellikle merkez sağdaki partilerin bu akımlara karşı siyasi mücadele vermek yerine, onları taklit ederek tabanlarından oy kaydırmaya d"nük bir hesap içine girmeleri ve bu hesaba uygun politika yapmaları hem ülke bütünlüğünün, hem demokrasinin, hem de laikliğin siyasi güvencesini zayıflatmaktadır. Bu partiler asıl amaç olması gereken demokrasiden, ülke bütünlüğünden, laiklikten yana samimi bir mücadele yoluna girmektense, karşı akımların taklitçiliğiyle yapay güç oluşturmaya y"nelmişlerdir.Sorun budur...Askerin beklentisi ise cephede koruduğu ülke ve rejimin siyasi partilerce güvence altına alınmasıdır. šlke bütünlüğüyle, demokrasiyle, laik rejimle sorunu olmayan, bu değerlere samimiyetle bağlı siyasi partilerin radikal akımlarla siyasi mücadeleye girmeleri, yoksul halk kitlelerinin, dinin, dince kutsal sayılan değerlerin istismar edilmesini "nlemeleridir.Askerin konuşmasının nedeni ve amacı budur.Siyasi partilere düşen g"rev bu alanda meydanı radikal akımlara bırakmamak, boşluk yaratmamaktır. šlke bütünlüğü ve laik rejim tehlikeye düştükçe, "nasıl olsa asker halleder" kolaycılığına sığınmamaktır.Askerin istediği de budur. fbila@milliyet.com.tr Türkiye, 20. yüzyılın son çeyreğinde iki "nemli saldırı ve tehlikeyle karşılaştı. Biri ayrılıkçı ter"r "rgütünün 15 yıl süren silahlı saldırısı, diğeri laiklik karşıtı akımın siyasi saldırısıdır.