Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Yön Yazı dizisinde yer alan, 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren, eski Genelkurmay Başkanları Doğan Güreş, İsmail Hakkı Karadayı, Hilmi Özkök, eski Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman'ın görüş ve önerileri ileriye ışık tutmaları açısından büyük değer taşıyor. Komutanların yansıttığımız görüşleri, "Komutanlar Cephesi" adıyla yeni çıkan kitaptaki bölümlerin dizi yazının elverdiği ölçüde yansıttığımız özetleri mahiyetindeydi. Kitapta ayrıca 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in ve terörle mücadelede Asayiş Bölge Komutanı olarak görev yapan emekli generaller Necati Özgen, Hasan Kundakçı ve Altay Tokat'ın anlatım, analiz ve önerileri de yer alıyor. 24 yıl boyunca terörle mücadeleyi yürüten ve Türk Silahlı Kuvvetleri'ni yöneten eski komutanların deneyim, analiz, görüş ve önerilerini içeren yazı dizimiz çok büyük ilgi gördü. Geniş bir yelpazede tartışıldı. Bu arada daha önce sunduğumuz Hilmi Özkök Paşa'yla ilgili yazı dizisinde olduğu gibi bu dizinin zamanlamasına da özel anlamlar yükleyenler oldu. Hükümetin sınır ötesi harekât yetkisi aldığı bir sırada komutanlarla görüşüldüğü öne sürülerek eleştiriler yapıldı. Bu eleştiriler haksız ve yersizdir. Bu çalışma bütün yaz boyunca sürmüştür. Çalışmaya başladığımda tezkere ve sınır ötesi harekât zaten gündemde yoktu. Amacım, komutanların 24 yıl boyunca yürüttükleri mücadeledeki deneyim, analiz ve önerilerini kitaplaştırmaktı.Yapılan eleştirilerde dikkat çeken bir yön de Aytaç Yalman Paşa'nın çok değerli bulduğum analizinin, bir "itiraf" veya "kişisel vicdan muhasebesi" biçiminde ele alınması ve öyle sunulması gayretidir.Aytaç Paşa, isabetli bir analizle, PKK teröründen önceki dönemde, sorunun henüz sosyal boyuttayken görülemediğini belirtmiş ve 1970'li, 1980'li yıllarda izlenen resmi politikayı irdeleyerek eleştirmişti. Aytaç Paşa'nın o yıllarda genç bir subay olarak karar verici konumda olmadığını belirtmeye bile gerek yok. Esasen, Aytaç Paşa'nın bu eleştirel yaklaşımı, 70'li ve 80'li yılların resmi devlet politikasına ilişkindir. Hal böyleyken Aytaç Paşa'yı "itiraf etti" diye hedef tahtasına koymak büyük haksızlıktır. Yalman Paşa'nın yaptığı, iyi niyetle ileriye yönelik bir projeksiyon için yardımcı olmaktı. Özel anlamlar yüklendi PKK'nın, kurulduğu yıllarda değil 1980 sonrasında Kürtçenin yasaklanması dahil izlenen politikalarla daha kolay taban bulduğu düşünülürse Yalman'ın neyi eleştirdiği daha iyi anlaşılır.Samimi duygu ve düşüncelerle yapılan sosyolojik bir tahlile iyi niyetle bakıp ondan yararlanmak yerine, Aytaç Paşa'yı eleştirmek doğru bir tutum değildir. Aksine ona teşekkür edilmesi gerekir.Aytaç Paşa, farklı kültürlerin etkin olduğu İstanbul'da doğup büyümüş, yarım asırlık askerlik yaşamının büyük bölümü Doğu ve Güneydoğu'da geçmiş, farklılıkların asgariye indirilmesine ve içselleştirilmesine inanmış, ülkenin birlik ve bütünlüğünü burada görmüş bir komutandır. Bugüne kadar yapmış olduğu kültürel ve sanatsal faaliyetlerde bu amacı gütmüştür. Yararlanmak varken eleştirmek... Terörle mücadelenin her aşamasında görev yaptığı gibi komutanlık döneminde Suriye ile ilişkilerin normalleştirilmesinde bir diplomat gibi de işlev görmüştür. Abdullah Öcalan'ın Suriye'den çıkarılması öncesinde Adana Mutabakatı'nın sağlanmasında ve sonrasında ise Suriye ile ilişkilerin geliştirilmesinde sosyal ve kültürel projeleriyle de katkıda bulunmuştur.Aytaç Paşa, sorunu "Kürt sorunu" olarak değil "Kürtçülük sorunu" olarak görür. Etnik kimlikler üzerinden politika yapılmasını emperyalizme hizmet olarak algılar.Sorunun entelektüel bir düzeyde tartışılması doğru, ancak Aytaç Paşa'nın "kişisel sorunu" gibi tartışılması yanlıştır. fbila@milliyet.com.tr Bir diplomat gibi çalıştı