Kosova kovanına çomak sokuldu bir kez... Füze yağmurları kesilince, göçler durulunca Balkanlar artık eskisi gibi olmayacak.
Sanki Soğuk Savaş hiç yaşanmadı. Sanki İkinci Dünya Savaşı hiç yaşanmadı. Sanki 85 yıl öncesine, Birinci Dünya Savaşı günlerine döndü dünya. Sırbistan'ın arkasında yine Rusya var. Avusturya - Macaristan İmparatorluğu yok, yerine Almanya oturmuş. Osmanlı'nın yerinde Türkiye. Başrol oyuncusu İngiltere'nin yerini Amerika almış.
Birinci Dünya Savaşı, dünya haritasını yeniden çizerken sahneye Amerika'yı çıkardı. Karşısına da Sovyet Rusya'yı. 20'nci yüzyıl bu iki dev gücün amansız rekabetiyle geçti. Kavga İkinci Dünya Savaşı sonrasında doruğa ulaştı. Yeryüzünün hemen her noktasında, yaşamın her alanında etkinlik dalaşına girdiler. Yerel çatışmalarda karşı karşıya geldiler. Uzayda bile kapıştılar. 1990'ların başında kazanan Amerika oldu. Sovyet Bloku dağıldı, komünizm çöktü.
Bugün Kosova'da yaşanan, Amerika'nın, bozguna uğrattığı Rusya'yı kovalamasından başka bir şey değildir.
Artık Amerika'nın dediği oluyor.
Amerika, Arnavutluk ve Makedonya'yı kanatlarının altına aldı. Polonya, Macaristan ve Çek Cumhuriyeti'ni NATO'ya kattı. Romanya ve Bulgaristan'ı sıraya koydu. Amerika, imara açtığı bu arazinin ortasında Sırbistan diye bir Rus gecekondusuna yer verir mi sanıyorsunuz?
Vermez, vermeyecek. Avrupa'nın ortasında, Ortodoks - Slav faşizmi artık at oynatamayacak.
Sırbistan olayı bitsin, Amerika Rusya'yı biraz daha Doğu'ya iteklesin, göreceksiniz sıra Ortadoğu'ya gelecek. Soğuk Savaş'ın şemsiyesi altında, Rusya'nın besleyip büyüttüğü, insanlığın başına bela ettiği Irak, Suriye, Libya gibi kabile rejimleri de ayakta duramayacak. Zaten sıranın kendilerine geleceğini bildikleri için de, Müslümanları katleden Sırbistan'ı ve Miloşeviç faşizmini açıkça desteklemekten çekinmiyorlar.
Bir yanda Balkanlar bir yanda Ortadoğu... Sınırlar ve rejimler değişirken, ikisinin tam ortasında Türkiye... Bu durumda Türkiye'nin önemini anlatmaya gerek var mı?
Türkiye, Birinci Dünya Savaşı'nın aksine bu kez doğru yerde duruyor. Balkanlar'da da, Ortadoğu'da da... Kosova politikasıyla, Sırp ırkçılığının karşısında, demokrasi ve insan haklarının yanında yer alıyor. Böylece hem Balkanlar'da gelecek vaat eden ittifakın bir parçası oluyor hem de çıkarlarına ciddi zarar veren Rus - Yunan ittifakının kırılmasını sağlıyor.
Burnu sürtülmüş, 600 yıldır yanan intikam ateşi söndürülmüş, ırkçılık damarı törpülenmiş, demokratik, barışçı bir Sırbistan Balkanlar'da yerini alırsa, bu, Türkiye için 1389'daki Kosova zaferinden çok daha büyük bir zafer olacaktır.
Türkiye, Balkan politikasını bu şekilde sürdürmelidir. Girişimci olmalıdır. Gerektiğinde, Kosova'ya kara birlikleri göndermeyi de göze alarak...
Türkiye'nin Ortadoğu politikası da isabetlidir. Belki biraz daha aktif olmak koşuluyla. Türkiye, Balkanlar'da nasıl kendi çıkarlarının, demokrasinin ve insan haklarının safında yer alıyorsa, Ortadoğu'da da aynı çizgiyi izlemek zorundadır.
Zamanı gelince Türkiye'nin, terör örgütlerini üstüne salan, Müslümanların katledilmesine destek veren "dindaş"larına söyleyeceği çok söz olacak.
Zamanı gelince...
Yazara E-Posta: h.bila@milliyet.com.tr