İstanbul’da CHP’ye katılanlardan bazılarının başörtülü, türbanlı ve çarşaflı olması yeni bir tartışma yaratı. CHP lideri, bu katılımları savundu.
Baykal’a ve CHP’ye gösterilen “Nasıl olur?” tepkisinin gerçekçi olduğu söylenemez. Başı örtülü insanlar da CHP’li olabilir, CHP’ye oy verebilirler. Nitekim vermişlerdir.
Siyasi sınır
CHP de AKP gibi bir kitle partisidir. Siyasi partilerde “tek kıyafet” zorunluluğu olmadığı gibi, başörtüsü de bir siyasi sınır olamaz.
CHP’ye oy veren kadınların tümünün başı açık olmadığı gibi, AKP’ye oy veren kadınlarının tümünün başı da örtülü değildir.
Ancak son dönemde başörtüsü üzerinden siyaset yapıldığı için sanki siyasi tercihi belirleyen tek ölçü başörtüsüymüş gibi bir hava yaratıldı. Bu, gerçeği kavrayan bir yaklaşım değil.
Kadınların başını örtmesini sadece bir siyasi tercih olarak algılamak büyük bir yanılgıdır. Türbanı siyasi simge olarak takan kadınlar, genç kızlar olabilir. Ama bu, bütün başı örtülü kadınların bu güdüyle hareket ettiklerini göstermez. Aksine, gelenek, görenek, dindarlık, aile baskısı gibi siyasi olmayan nedenlerle başını örtenlerle kıyaslandığında, siyasi simge olarak başını örtenlerin oranı çok düşüktür.
Sorun, bunun siyasetinin yapılmasından kaynaklanıyor. Başörtüsü ve özellikle türbanın politize edilmesi, dini siyasete alet eden siyasi partilerin yarattığı bir konudur.
CHP ve AKP’nin konumu
CHP’ye başı örtülü, türbanlı hatta birkaç çarşaflı kadının katılması, partinin ilkelerinin ve politikalarının değiştiği ve değişeceği anlamına gelmez. CHP, “Kadınlar çarşaf giymelidir, en azından türban takmalıdır, başörtüsü takmalıdır” gibi bir politikaya sahip değildir. Başı örtülü kadınlardan oy almaları ve partiye üye yapmaları böyle bir politikaya yönelecekleri anlamına da gelmez. Çarşaf zaten sadece CHP için değil, bugün toplum içinde de uç bir örnektir.
Başı örtülü olup da başta laiklik olmak üzere Atatürk ve cumhuriyet ilkelerine ve değerlerine bağlı kadınlar yok mu?
Aynı yaklaşım AKP için de geçerlidir. AKP’ye oy verenler arasında başı açık kadınların bulunması, bu partinin temel anlayışını ve politikalarını değiştirmez. Nitekim değiştirmemiştir. AKP’nin özellikle yönetiminin zihniyeti kadınların başının örtmesi gerektiği yönündedir. Ama bu, “Başı açık olan AKP’ye oy vermesin, AKP’nin kapısından içeri girmesin” anlamına gelmez.
Başörtüsü, AKP ve CHP’nin temel yaklaşımlarını değiştirmez, değiştirmeyecektir. Siyaset sadece başörtüsüyle sınırlı bir uğraş değildir.
CHP ve DSP’nin aldığı oy
Sağcı, özellikle de din eksenli partiler, her zaman dini ve dince kutsal sayılan değerleri kullanarak oy topladılar. Başörtüsünü de bu politikanın en önemli araçlarından biri haline getirdiler. Başı örtülü insanları din eksenli partilerin tabanında kalmaya mahkûm etmeye çalıştılar. Başı örtülü toplum kesimlerini sosyal demokrat partiler için “yasak bölge” ilan ettiler. Onları bu bölgelere sokmamaya çalıştılar.
Oysa o toplum kesimlerinde de siyasi tercih için tek ölçü başörtüsü değildir. Dindar olmakla dinci olmak arasında fark vardır.
Rahmetli Bülent Ecevit, bu gerçeği görmüş ve sağ tabanda kalmış ama sosyal demokrat değerler taşıyan kesimlere ulaşmayı başarmıştı. İzleri CHP’nin yeniden yapılandırıldığı 1976 tüzük çalışmalarına kadar inen bu yaklaşımın özü “inançlara saygılı laiklik”tir. Bu çalışmalara CHP’nin bugünkü lideri Deniz Baykal da katılmıştır.
CHP, çarşafı veya türbanı savunmuyor. Kızlarımızın çocuk yaşta örtünmesini savunmuyor. Bilime dayalı, çağdaş, laik eğitimi savunuyor; çocuklar arasında kız-erkek ayrımı da yapmıyor.
CHP’nin başı örtülü kesimlere de ulaşması, özellikle alt gelir gruplarındaki insanlarımızın sorunlarıyla ilgilenmesi, kız çocukların eğitiminin önemini anlatması, işsizlikle mücadelede, üretim, adil gelir dağılımında programlar, projeler üretmesi, sağlıkta, eğitimde sosyal devlet anlayışını savunması, fırsat eşitliği için çaba göstermesi gerekir.
CHP’nin, siyaseti dinin ipoteğinden kurtarmak için özellikle örtülü kadınlarla iletişim kurması, sosyal demokratlıkla çelişkili bir durum yaratmaz.
Özay Şendir
Özel’den Sosyalist Enternasyonel mesajları ve İsrail
23 Mayıs 2025
Cem Kılıç
Üretken yapay zekâ dört işten birini tehdit ediyor!
23 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Hayal bile kuramıyoruz!
23 Mayıs 2025
Zafer Şahin
Rakamlar yalan söylemez
23 Mayıs 2025
Abdullah Karakuş
Suriye, İsrail ve karıştırıcılar
23 Mayıs 2025