İçişleri eski Bakanı ve ANAP eski Milletvekili Ali Tanrıyar'ın, 87 yaşında TÜPRAŞ Yönetim Kurulu üyeliğine getirilmesi kamuoyunda garipsendi. Tanrıyar, garipsemeyi algıladığı için dün yeni getirildiği görevinden istifa etti.
Bu görevi başından kabul etmeseydi daha iyi olurdu, ama istifa etmesi de isabetli bir davranıştır.
Tanrıyar olayında üzerinde durulması gereken, yaşından daha çok, uzmanlık alanı olmadığı halde sadece eski bakan veya milletvekili olması nedeniyle TÜPRAŞ gibi Türk ekonomisinin en önemli kurumlarından birine yönetim kurulu üyesi olarak atanmasıdır.
Türkiye bir süreden beri kamuda yeni bir yapılanma çabası içinde görülüyor. Bu çaba ekonomik krizle birlikte toplumdan gelen baskıyla daha da arttı. Siyasetçilerin kamu kurum ve olanaklarını babalarının çiftçiliği gibi kullanmalarına engel olunması, devletin küçültülmesi, üretime katkısı olmayan kamu işçi ve memurlarının emekli edilmesi veya işten çıkarılmaları son aylarda Türkiye'nin gündeminde eksik olmayan tartışma konuları...
Toplum bu konuda o kadar duyarlı hale geldi ki, partiler bu alanlarda proje üretme yarışına girdiler. Örneğin ANAP yeni yapılanma projesi geliştirdi. Bazı kamu kurumlarının kapatılmasını önerdi.
Ancak Tanrıyar olayı herkese, "bu ne perhiz bu ne lahana turtuşu" dedirtecek türdendi.
Sorun sadece Tanrıyar mı?
Değil elbette. Politikayı bırakmış veya seçilememiş milletvekillerinin kamu kurumlarına ilgili - ilgisiz yönetici, yönetim kurulu üyesi veya başkanı yapılması siyasetin kamu olanaklarını istismar etmede en fazla kullandıkları yoldur.
Acaba Tanrıyar gibi kamu kurumlarının yönetim kurullarında kaç kişi var? Basında bu konu zaman zaman işlenmiş ve bazı atamalar değiştirilmiştir. Ancak anlaşılıyor ki, siyasetin bakış açısı değişmemiş. Bir yandan devleti küçültmenin şampiyonluğunu yapıp bir yandan eski politikacıları kamu kurumlarına sokuşturmayı sürdürüyorlar.
Bu da "yeniden yapılanma projesi" sahiplerinin samimi olmadıklarını gösteriyor.
Şimdi Başbakan ve hükümete düşen görev bütün kamuda yönetim kurulu üyelerinin kimler olduğuna bakmaktır. Bu üyelerin meslekleriyle görev yaptıkları kurumun faaliyet alanı arasında ilgi var mı, yok mu saptamaktır.
Türkiye Cumhuriyeti eski milletvekiline aç ve açıkta kalmayacak kadar güvence sağlamakta, milletvekilliği maaşına yakın emekli maaşı ödemektedir. Bu nedenle bu tür atamaların geçim sıkıntısından kaynaklandığı söylenemez. Bu açıkça siyasi kayırmadır.
Milletvekilliği, bakanlık gibi görevlerde bulunan insanların bu görevlerinden ayrıldıktan sonra manevi sorumlulukları vardır. Kamuda veya özel sektörde sadece maaş almak için görev kabul etmeleri abestir. Avanta peşinde koşmaları ayıptır.
Tıpkı 40 yıldan fazla üniforma taşıdıktan sonra emekli olan bazı generallerin hiç anlamadıkları alanlarda faaliyet gösteren holdinglere, bankalara yönetim kurulu üyesi olmaları gibi...
Kamuda da özel sektörde de, eski görevleri nedeniyle çıkar beklentili avanta atamalar ayıklanmalıdır.
Tabii, özel sektörde bu duyarlılığı göstermesi gereken asker veya sivil eski kamu görevlileridir.
Özay Şendir
Ayıplı bir tartışma, 'işine yarayacak'
14 Mayıs 2025
Didem Özel Tümer
Türk şirketlere BAE’de finansa erişim kolaylığı
14 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
En son imparator!
14 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
EOKA’nın köyünde ölümle burun buruna! Neşe Karaböcek’ten Kıbrıs anıları…
14 Mayıs 2025
Dilara Koçak
Yaz gelmeden detoks değil, denge zamanı
14 Mayıs 2025