DSP'nin 5. Kurultay'ı iktidardaki ikinci kurultayıydı. DSP 4. Kurultayı'nı 55. hükümetin küçük ortağı olarak gerçekleştirdi. O zaman başbakan yardımcısı olan Ecevit, 5. Kurultay'da başbakan, partisi de iktidarın büyük ortağıydı.
1980'den 2000'e Ecevitler'in verdikleri siyasi mücadele düşünülürse, bunun bir tesadüf olmadığı, birçok engele karşın, irade, inanç ve sabırla döşenmiş uzun, ince bir yol olduğu görülür. Bu yol iyi incelenirse, Ecevit ve DSP gerçeğinin, öyle her eli kalem tutanın, her ağzı laf yapanın bir çırpıda silip süpüreceği, yargılayıp mahkum edeceği basit bir olay olmadığı görülür.
Ecevit'i, bütün güç odaklarına, partileri dağıttıkları ranta, verdikleri bankaya göre destekleyen veya köstekleyenlere, eski partisine, eski kadrolarına, medyaya karşın iktidara taşıyan, Türkiye'yi doğru okuyup, her rüzgara boyun eğmeden tutarlı, güvenilir, dürüst, gerçekçi bir politika izlemiş olmasıdır.
Bu mücadelenin aşamalarını bilmeyenlerin, her şeyi Ecevit'ten daha iyi bildiğini sanarak köşelerinde liderlik reçeteleri yazmaları, 1980'nin hemen sonrasında yaptıkları gibi Ecevit'e çullanmak için fırsat kollamaları, bastırılmış eski duyguların dışavurumu gibi görünüyor.
Bu dışavurum özellikle "al takke ver külah" ilişkisine alışmış odakların, Ecevit'in başbakanlığında aradıklarını bulamayanlarda çok daha net gözleniyor.
Ecevit'in, 5. Kurultay'da yaptığı konuşma dikkatle incelenirse, eleştiri bombardımanının ekonomik kriz nedeniyle yapılamayanlardan çok yapılanlardan kaynaklandığı anlaşılır.
Örneğin, banka kıyakçılığına son verilmiş olması...
Ünlü, şanlı, zengin, güçlü, eski bakan, medya patronu denemeden Kartal Cezaevi'nin doldurulmuş olması.
1997'den beri "grup kredileri"nin kesilmiş olması.
Başta Egebank, Etibank olmak üzere, Balina, Buffalo, Kasırga, Hayal, Paraşüt, Sis operasyonlarıyla tek tek yakalanan soygun çeteleri.
Başbakanlarla pazarlık döneminin tarihte kalması.
Kendini dokunulmaz sananlara tek tek dokunulması.
Bütün bunlar halkın yıllardır özlemini çektiği iktidar anlayışıdır. Ekonomik kriz nedeniyle bütün bunları yok saymak haksızlık olur.
Bunlar Türkiye'nin son dönemde yarattığı artılardır.
Halkın özlemi dürüstlüktür, rüşvetin, hırsızlığın, yolsuzluğun son bulmasıdır, hırsızların, yolsuzların, soyguncuların, mafya babalarının yakalanması, adalete teslim edilmesidir.
Ecevit ve DSP'nin başarısı bu çizgide ısrarla yürümüş olmalarıdır.
Ekonomik kriz ve onun yol açtığı sorunlar ise elbette eksi hanesindedir. Onun sorumluluğu da yine aynı hükümetin üzerindedir. Ancak, bu eksi, Türkiye'de yolsuzluk, hırsızlık, banka soygunculuğu gibi alanlardaki tabuları yıkarak elde edilen artıları ortadan kaldırmaz.
Lider, bostanda yetişen bir ürün değildir.
Siyasette en büyük hatalardan biri, "başkasının gölgesinde yatıp kendi gölgesi sanmaktır."
DSP'de Ecevit'e karşı "lider" adayı olmak veya kendini alternatif olarak sunmak için önce bu gerçeğin bilincine varmak gerekir.