Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

       BANKALAR "batacak yer arıyor" desek, yeridir.
Sistem gayet basit:
"Büyük ve enayi" bankalar, dolara yüzde 7 - 8 faiz verirken...
"Küçük ve akıllı" bankalar, yüzde 32 faiz veriyorlar...
"Enayi" vatandaşlar, tasarruflarını düşük faize rağmen büyük bankalara yatırırken...
"Akıllı" vatandaşlar, tasarruflarını yüksek faiz veren küçük bankalara yatırıyorlar...
Küçük bankaların herkesten "akıllı" sahipleri, vatandaştan topladıkları paraları, yurtdışında bir bankaya "depo"luyorlar...
Sonra;
Yurtdışında depo yaptıkları yabancı bankadan, kendi şirketlerine kredi açtırıyorlar...
Daha da sabırsızlarsa, kendi bankalarından kendi şirketlerine kredi açtırıyorlar...
Sonra;
"Aaaa" diyorlar, "Hayret! Bankanın içi boşalmış! Kusura bakmayın, biz batmışız da haberimiz yok!"
Peki, ne olacak?
"Ne olacak canım" diyorlar, "burası dağ başı değil ya, devlet denilen bir şey var."
"Devlet" dediğiniz, bankayı devralıyor...
Batan bankada parası olan vatandaşları çağırıyor...
Güzelce sıraya sokuyor...
Sonra, yavaş yavaş paralarını ödüyor...
Peki, kimin parasını kime ödüyor?
Efendim, sosyal devlet olmanın "doğal" sonucu olarak, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'ndan ödüyor.
Bu Fon da, bankada parası olan bütün vatandaşlardan kesilen primlerden ve Merkez Bankası kaynaklarından oluşuyor...
Bir diğer deyişle, düşük faize razı "enayi" vatandaşın tasarrufları ile yine vergisini ödeyen vatandaşın cebinden ödeniyor.
Devlet, tasarruf mevduatının yüzde yüzünü garanti edince...
Geriye vatandaştan yüksek faizle para toplayıp yurtdışındaki bankalara "depo"lamak,
Sonra, güzelce "batmak" kalıyor...
Batan kazanıyor...
Peki vatandaş batmıyor mu?
Elbette batıyor...
İşsizlikten batıyor...
Vergiden batıyor...
Primden batıyor...
Enflasyondan batıyor...
Selden batıyor...
Depremden batıyor...
Yangından batıyor...
Batmasına banka sahiplerinden daha güzel batıyor da...
Kazanamıyor...




Yazara E-Posta: f.bila@milliyet.com.tr