Hükümetin başlattığı “Kürt açılımı”nın nasıl bir çözüm önereceğini henüz bilmiyoruz. Her kesimden değişik görüşler kamuoyuna yansıyor. Siyasi partiler pozisyon alıyorlar. Ancak ortada hükümetten gelen öneriler bulunmadığı için somut adımlara ilişkin tartışmalar yapılamıyor.
Buna karşın ana muhalefet partisi CHP’nin bu süreçte ortaya koyduğu görüşler somut öneriler içeriyor. Hükümet “görüş toplama” süreci içinde olduğunu açıkladığına göre, CHP’nin görüşlerini de dikkate almalıdır.
Ana muhalefet partisinin gündeme getirdiği somut öneriler hükümet açısından da destek bulabileceği alanlar olarak değerlendirilmelidir.
Şiddete karşı ortak tutum
CHP lideri Deniz Baykal, PKK silah bırakıp şiddetten vazgeçmedikçe genel af dahil birçok adımın atılamayacağını sürekli vurguluyor.
İşe bu noktadan başlanabilir.
Hükümet de diğer siyasi partiler de çözüm üretme ortamı için öncelikle PKK’nın silah bırakması ve şiddetten vazgeçmesi gerektiği konusunda ortak tutum alabilirler.
Böyle bir tutum PKK’yı da, aynı çizgiyi siyasette temsil eden DTP’yi de pozisyon almaya zorlayabilir.
Silahtan ve şiddetten arındırılmış bir ortam oluşmadıkça DTP’nin de hareket alanı genişlemeyecektir.
DTP-PKK çizgisinin söylemi
Soruna çözüm bulunması gerektiğini savunan DTP ve onu destekleyen kesimlerin bugüne kadar yansıttıkları söylem, şiddetten uzak bir ortamın oluşmasına yardımcı olmadı.
TSK ile PKK’yı aynı kefeye koyan bir söylem henüz başlangıçta toplumun ezici bir çoğunluğu tarafından tepkiyle karşılanacaktır. DTP-PKK çizgisinin sözcüleri iki devletin resmi ordularından söz eder gibi karşılıklı silah bırakmaktan, çatışmasız bir şekilde karşılıklı olarak mevzilere çekilmekten söz ediyorlar. “Çözüm” arayışı sürecinin PKK’nın silahı elinde tuttuğu bir ortamda yapılmasını ve bunun da doğal karşılanması gerektiğini savunuyorlar. Böyle bir yaklaşımın karşılık bulması mümkün değildir.
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin, devletin ve hükümetin terörle mücadeleyi kaybetmiş taraf pozisyonunda müzakere etmesini istiyorlar. Bu, gerçeği yansıtmadığı gibi, iyi niyetli adımlara da engel olacak, tümüyle çarpık bir zihniyettir. Ayrıca hükümetin başlattığı ancak henüz içini doldurmadığı paketin somutlaştırılmasını da zora sokacağı kesindir.
Bütünleştirici yaklaşım
DTP-PKK çizgisinin “askeri zafer”den sonra karşı tarafı barış masasına oturmak zorunda bırakmış gibi bir söylem ve duruş sergilemesi, çözüm arayışlarını destekleyen kesimler de dahil bütün kesimlerce reddedilecektir.
Esasen hükümet cephesinde gözlenen sıkıntının temel kaynağı da burada yatmaktadır.
Arayış sürecinde CHP’nin yaklaşımı ve ortaya koyduğu somut öneriler bu nedenle önemlidir. CHP lideri Baykal’ın PKK’nın silah bırakması ve terörden tümüyle vazgeçmesinden sonra affın düşünülebileceğini ifade etmesi yabana atılmaması gereken bir öneridir. Bunun yanı sıra üniter yapıyı bozacak anayasa değişiklikleri ve milli eğitimi parçalayacak düzenlemeler dışında her türlü bütünleştirici adıma destek vereceklerini söylemesi de hareket alanını genişleten bir yaklaşımdır.
Etnik kimliğin yaşanması, bireysel hak ve özgürlüklerin tam anlamıyla kullanılması, Kürt gençlerin en iyi okullarda okumalarına olanak sağlanması, bölgeye kamu destekli yatırımlar yapılması, bölge insanının ve özellikle gençlerinin tüm Türkiye adına söz söyleyebilecek konuma getirilmesi gibi öneriler de üzerinde ciddiyetle durulması gereken niteliktedir.
CHP’nin bu yaklaşım içinde olması iktidar tarafından da bir fırsat olarak görülmelidir.