Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Adalet Bakanı da yazılı emir yoluyla konuyu Yargıtay'a götüreceğini açıkladı.Daha önce bir girişim yapılamaz mıydı?Müdahil avukat olarak Turgut Kazan'ın yaptığı itirazlar ilgili mahkemelerce reddedildi.Bu aşamadan sonra geriye Yargıtay kalıyor. Yargıtay'ı devreye sokmanın tek yolu da Adalet Bakanı'nın yazılı emir yoluna gitmesi. Çiçek, bu yolu çalıştıracak.Adalet Bakanı, Avrupa Birliği'ne (AB) uyum açısından bakanlığın devre dışı kalmasının istendiğini, buna karşın bazı davalarda yargıya müdahale etmesinin beklendiğini belirterek, bu çelişkili tutumdan duyduğu rahatsızlığı ifade ediyor.AB gerekleri olarak yapılan düzenleme sonucunda Adalet Bakanlığı'nın konumunu şöyle özetliyor:"Adalet Bakanlığı, bugünkü konumu itibariyle bir çeşit destek hizmetleri birimine dönüşmüş durumda. Biz sadece yargı teşkilatının ihtiyaçlarını karşılayan, malzemesini sağlayan bir destek kuruluşu gibi çalışıyoruz. Bunun ötesinde bir yetkimiz yok. Benim bakan olarak yapabileceğim tek şey yazılı emir yoluna gitmektir. Ağca kararıyla ilgili olarak da bu yola başvurmayı kararlaştırdık. Önümüzdeki hafta bunu yapacağız. Şu çelişkinin ortadan kalkması gerekiyor: Bir yandan Adalet Bakanı yargıyla ilgili yetki taşımasın deniliyor; bir yandan da bazı davalar konu olduğunda Adalet Bakanı devreye girsin, bu işi çözsün deniliyor. Bu çelişkidir." Mehmet Ali Ağca'nın tahliyesinden sonra gözler Adalet Bakanı Cemil Çiçek'e çevrildi. Ağca'nın tahliyesinin tartışmalı ve soru işaretleriyle dolu olması, Bakan Çiçek'in müdahalesine dönük beklentiye yol açtı. Eski Başbakan Bülent Ecevit ise Ağca'nın serbest bırakılmasıyla Rahşan Ecevit'e mal edilen yasa arasında bir bağlantı kurulmasının mümkün olmadığını vurguluyor. Söz konusu yasadan Ağca ve benzeri konumda olanların yararlanmasına olanak bulunmadığını; hukuki durumu dönemin Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk'ün açıkladığını belirtiyor.Ecevit, Ağca'nın serbest kalmasını değerlendirirken şuna dikkat çekiyor:"Ağca, en sıkı güvenlik önlemlerinin uygulandığı Maltepe Askeri Cezaevi'nden nasıl kaçtı? Bu sorunun yanıtı verilmedi. O zaman nasıl kaçtıysa şimdi de öyle serbest kalmıştır. Derin devlet iyice ortaya çıktı."Ecevit'in bu değerlendirmesinin üzerinde durulmalı.Türkiye'de, laiklik, türban, imam hatipler, Kürt sorunu olunca uçan kuşu derin devlete bağlayanlar, konu Ağca ve İpekçi olunca ortada gözükmüyorlar.Ağca'nın hem tahliyesinde hem de tahliye sonrasında ortadan kayboluşunda önemli soru işaretleri var.Tahliyenin nasıl bir hesaba dayandırıldığı açık değil. Tahliye gününün dokuz günlük bayram tatiline denk getirilmesinin gerekçeleri belli değil.Tahliyeden sonra her gün karakola gelip imza vermesi gereken Ağca, bu yükümlülüğünü yerine getirmiyor. Karakola telefon etmekle yetiniyor.İstanbul'da GATA'ya girdi ve bir daha görülmedi. Arka kapıdan çıktığı söyleniyor.Karakola gelme yükümlülüğüne uymayan ve telefonla işini gören Ağca'yla ilgili olarak emniyet bir işlem yapmıyor mu? Karakola gelmemesini nasıl değerlendiriyor? Karakol bunu nasıl kabul ediyor? Ağca, telefonda karakol yetkililerine nasıl bir mazeret söyledi? Yoksa söylediği mazeret emniyet tarafından kabul edilecek bir mazeret mi? Bir resmi gerekçesi mi var?Bu soruların yanıtı yok.İstanbul Valisi ve Emniyet Müdürü'nün bilgisi yok mu?Yargıtay tahliye kararını bozar ve yeniden tutuklanması gerekirse, Ağca'yı nerede bulacaklarını biliyorlar mı, bilmiyorlar mı? fbila@milliyet.com.tr Ecevit: "Derin devlet"