Ecevit'i hiç tanımadıkları anlaşılan kimi çevrelerin ürettiği, "Meclis Başkanı istifa edecek, Ecevit Meclis Başkanı olacak, Bahçeli başbakanlığı devralacak" gibi akıl, mantık ve siyaset dışı senaryolar bir yana...En çok dillendirilen, bazı kişi ve çevreleri çok "heyecan" landıran ise "Ecevit çekilsin" "nerisiydi... "Türkiye'nin selameti" gerekçesiyle her fırsatta gündeme getirilen bu "neriyi birkaç y"nüyle ele alalım...Birincisi, Ecevit'in Başbakanlıktan ayrılması, Türkiye'nin selameti açısından olumlu değil olumsuz sonuçlar doğurur. Bugün Türkiye'nin ekonomik, siyasi ve sosyal koşulları Ecevit'in ayrılmasını değil bu hükümetin başında durmasını gerektiriyor. Ankara'yı izleyen herkes biliyor ki, üç partili bu koalisyonu bir arada tutan ve onca olumsuz koşula karşın birçok "nemli ve kritik kararın alınmasını sağlayan Ecevit'in kişiliği ve ağırlığıdır. Bugünkü koşullarda Türkiye'nin bir hükümet bunalımına ve bir siyasi kaosa tahammülü olmadığını bilen herkes Ecevit'siz bu hükümetin yürümeyeceğini ve bir siyasi kaos doğacağını tahmin eder.İkincisi, Bülent Ecevit, sadece koalisyonu bir arada tutan biri değil, aynı zamanda hükümet etmede siyasal denge işlevi g"ren bir lider konumundadır. Ecevit'in hükümet başkanlığı, hükümet ve Meclis'in tek y"ne devrilmesini "nleyen, uzlaşmayla bileşke kuvveti y"nünde kararlar alınmasını sağlayan en "nemli fakt"rdür.šçüncüsü, Türkiye'nin geleceği açısından yaşamsal "nem taşıyan ekonomik programın uygulanabilmesinin Ecevit'in koordinasyonuyla mümkün olduğudur. Devlet adamlığının "n planda olması, parti ve kişisel siyasal çıkarların arka plana itilmesi gerektiği bir d"nemde Ecevit'in başbakanlığı olumsuz değil olumlu bir fakt"rdür. Ecevit, başbakanlık koltuğunda oturduğu halde koalisyon ortaklarının ikinci adamlarına muhalefet liderliği yaptırmaya ve b"ylece oy toplamaya çalışmaları da bu gerçeği kanıtlamaktadır. Bu, Ecevit'in başbakanlığı bırakması halinde, parti çıkarlarının devlet adamlığının "nüne geçeceğinin "nemli işaretidir. Ecevit'in başbakanlığı bu sakıncaları en aza indiren bir siyasal denge oluşturmaktadır.D"rdüncüsü ise Ecevit'in toplumsal denge ve uzlaşmaya sağladığı katkıdır.Ecevit'in 1980'den sonra Rahşan Ecevit'le birlikte yeniden yola çıkarak başbakanlığa ulaşması bir tesadüf değildir. Ecevit, 1980 sonrasında Türkiye'yi, iç ve dış koşulları doğru okumuş bir liderdir. Ecevit, 1980 sonrasında uygulamaya koyduğu yeni sol anlayışıyla toplumsal kaynaşma ve uzlamaya katkı sağlamıştır. Solla k"ylüyü yakınlaştırmış, bağ kurmuştur. Ayrılıkçı ve irticacı hareketler, Irak, Suriye gibi ulusal sorunlarda aldığı tavırlar, bu hükümet modeli ve çalışma anlayışıyla solla milliyetçi kesimi yakınlaştırmış, bağ kurmuştur. Yine bu d"nemde sola ""cü" gibi baktırılmaya alıştırılmış, bağnaz olmayan, laik Cumhuriyet'ten yana mütedeyyin kesimle solu yakınlaştırmış, bağ kurmuştur. Bütün bunlar, Türkiye'nin ulusal sorunlara karşı koyabilmek için toplumsal uzlaşmaya ve yakınlaşmaya en fazla gereksinim duyduğu bir d"nemde gerçekleşmiştir.Bu gerçekler ve sağduyu, "nerilerin aksine Ecevit'in başbakanlığının gerekliliğini g"stermektedir. Çekilsin "nerileri duygusal nedenlere dayanmaktadır.Kaldı ki, Ecevit, devlet adamlığını siyasi çıkarın "nüne geçirebilen, bunun "rneklerini vermiş bir tarihi kişiliktir. Türkiye için yarar g"rdüğü her kararı gerektiğinde tek başına almış bir liderdir. Bu nedenle eski takıntılarla, duygusal nedenlerle veya çıkar hesaplarıyla Ecevit'e telkin ve dayatmada bulunmak yanlıştır. fbila@milliyet.com.tr Başbakan Bülent Ecevit'in geçirdiği rahatsızlık hemen birtakım senaryoların ve "nerilerin gündeme taşınması gayretlerini artırdı.