Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

       HÜKÜMETİN neden düşürüldüğü sanki unutulmuş gibi?
Neden düşürülmüştü?
"İhaleye fesat karıştırdığı ve çetelerle işbirliği yaptığı için."
Muhalefet partileri FP, DYP ve CHP bu kanaate vardıkları için hükümeti düşürdüler.
"Hükümet, zaten Aralık'ta protokol gereği çekilecekti, bir ay önce niye düşürdünüz" diye eleştirenlere CHP, "yolsuzluğun zamanı olmaz" karşılığını verdi.
İşte "eksen" bu noktada ortaya çıkıyor.
"İhaleye fesat karıştıran ve çetelerle işbirliği yapan iktidar bir eksen, bu nedenle iktidarı düşüren muhalefet bir eksen..."
İktidarın özetle "yolsuzluk ve çetecilik" yaptığı konusunda kesin kanaate varınca, muhalefete düşen görev, hükümeti düşürüp hemen yerine hükümet olmak ve yargı yollarını açmaktır..
Olaya bu, "ciddiyet ve sorumlulukla" yaklaşmak gerekir....
Bu yaklaşıma göre, FP - DYP - CHP ekseninin, düşürdükleri hükümet yerine yenisini kurmaları veya en azından bu eksenden bir hükümet modeli üretmeleri gerekir.
Ama, muhalefet partileri hükümeti niye düşürdüklerini unutmuş gibiler...
Sadece "düşürdüklerini" anımsıyorlar...
Neden - sonuç tutarlılığı gözlenmiyor...
Bu da ortaya koyuyor ki, muhalefetin hükümeti düşürürken güttüğü amaç, "bağcı dövmek"le sınırlı...
Meydandaki hesap, ülkeyi, "ihaleye fesat karıştırıp, çetelerle işbirliği yapan" hükümetten kurtarıp, yerine "temiz bir hükümet kurmak" değil, seçim öncesi iktidar olmak veya en azından iktidardan pay almak...
Hesabın bu olduğunu, muhalefet partilerinin düşürdükleri iktidar partilerini de kapsayan hükümet modelleri önermeleri de ortaya koyuyor.
Hatta grubu bulunan bütün partilerin katılacağı "geniş tabanlı" model için bile aynı yaklaşım geçerlidir.
Muhalefet partilerinin "yolsuzluk ve çetecilik"le suçladıkları partilerle iktidarı paylaşmalarının tutarlılığı yoktur.
Özellikle, bugün hükümetin dış desteğini oluşturan CHP'nin, "hükümeti niye düşürdüğünü" unutmaması gerekir.
Ekseni, "yolsuzluk ve çetecilik" olduğuna göre, "seçime göre" eksen değiştirmek en hafifinden "tutarsızlık" olur.
Ama yaklaşım, "ben kuyuya taş attım, gelin çıkarın" olunca, işin neresi "tutar" ki?




Yazara E-Posta: f.bila@milliyet.com.tr