Galatasaray'a yardım

Galatasaray'ın elde ettiği büyük başarının sevinci ve yankıları sürüyor.
Türkiye'ye kazandırdıkları UEFA Kupası, her türlü övgüye değer. Türkiye, Galatasaray'ın hediye ettiği mutluluğu, günlerdir her köşesinde yaşıyor.
Devlet de Galatasaray'ı en yüksek payeyle ödüllendirdi. Devlet Üstün Hizmet Madalyası verdi.
Galatasaray, bütün övgüleri ve ödülleri hak etti.
Türk halkı Galatasaray'ı layık olduğu yere oturttu.
Ancak tartışmaya açılan bir konu, kamuoyunda tepkiye yol açmış görünüyor:
Galatasaray'a Hazine'den maddi yardım yapılması.
Kulübün mali zorluk içinde olduğu da düşünülerek, takımın dağılmaması amacıyla 50 milyon dolara kadar yardım yapılabileceği konuşuluyor.
Bu konunun Bakanlar Kurulu'nda görüşülmesi ve gerekiyorsa bu yönde bir yasa çıkarılması gündemde.
Böyle bir yöntem doğru olur mu?
Elbette dünya çapında sağlanan başarılar için sporcuların maddi açıdan ödüllendirilmeleri de düşünülebilir. Nitekim amatör spor dallarında bu uygulanmaktadır.
Ancak bir profesyonel futbol kulübüne yüksek tutarlarda Hazine yardımı yapılması hukuk açısından da, etik açıdan da pek uygun görünmüyor.
Profesyonelce yönetilen kulüplerden birine çok yüksek tutarda kaynak aktarılması rekabet koşullarını, fırsat eşitliğini alt üst edecek sonuçlar doğuracaktır.
Bu yardımın Hazine kaynaklarından sağlanması, bir anlamda "Galatasaray vergisi" niteliği taşıyacaktır ki, bu da vatandaşların vicdanında kabul görmeyecektir.
Dünya çapında başarılar için maddi ödüller konulabilir, ama bunun tutarından çok, sembolik değeri ön planda olmalıdır. Milyonlarca dolarla ifade edilen yardımlar, kamuoyu vicdanını yaralar.
Galatasaray kalecisi Taffarel'in kendisine verilen 10 bin Euro'luk ödülü bile sokak çocuklarına bağışladığı anımsanırsa, Türkiye koşullarında, 50 milyon dolar gibi bir kaynağın bir profesyonel futbol kulübüne verilmesi bir çeşit savurganlık olur.
"Yüreğimizin bütçesi yoktur" diyen Galatasaray'ın da böyle bir uygulamayı kabul etmesi beklenemez.


Yazara E-Posta: fbila@milliyet.com.tr