Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün sert tepki gösterdiği olaylardan biri de Almanya'nın Bavyera eyaletinde AKP'nin sakıncalı örgütler listesinde sayılmasıydı.
Gül, bunu öğrendiği gün Almanya'nın Ankara Büyükelçisi'ni aramış ve bu skandalın hemen giderilmesini istemişti. Almanya bu ayıbı karşısında özür dilemiş ve Gül'ün isteğini yerine getirmişti.
Bavyera eyaletinde oturma izni isteyen ve iltica talebinde bulunan Ortadoğululara sakıncalı örgütlere üye olup olmadıkları soruluyordu. Sakıncalı örgütler listesinde birçok terör örgütünün yanı sıra AKP'nin adı geçiyordu. Gül'ün tepkisi bunaydı.
Dışişleri Bakanı Gül, bu listeden sadece AKP'nin çıkarılmasını talep etmedi. AB Dışişleri Bakanları'nın Rodos ve Meis toplantıları sırasında Alman meslektaşıyla konuşan Gül, bu kez, aynı listede olduğunu öğrendiği MHP ve SP için de benzeri bir tepki gösterdi. Gül, MHP ve SP'nin hemen listeden çıkarılmasını talep etti.
Gül, dünkü görüşmemizde, Bavyera'daki liste olayını değerlendirirken hala tepkiliydi, "Olacak iş mi bu" dedikten sonra devam etti:
"Ne kadar büyük bir hata. Hemen düzeltmeleri gerekiyordu. Sadece AKP için değil, MHP ve SP için de tabii ki. Görülmemiş bir şey. Nasıl böyle bir yanlışa düştüler anlayamadım, doğrusu..."
Gül, Kaş'tan Rodos'a dört saatlik deniz yolculuğu boyunca AB Dışişleri bakanlarının çoğunluğuyla özel sohbetler yaptığını belirtiyor. Özellikle Alman meslektaşı ve Yunanlı meslektaşıyla bütün konuları ele aldıklarını kaydediyor. AB Dışişleri bakanları, Gül'e en çok Irak konusunu ve Suriye'ye yaptığı son ziyareti sormuşlar...
Gül, AB'nin Ankara'ya gösterdiği ilgiden memnun görünüyor. Almanya'nın, Fransa'nın yakınlaşma içinde olduklarını, dönem başkanı olarak da Yunanistan'ın Türkiye'nin attığı adımların farkında olduğunu vurguluyor. Yunanistan Dışişleri Bakanı Papandreu'yla başta Kıbrıs olmak üzere iki ülke arasındaki bütün sorunları gözden geçirdiklerini belirtiyor.
Gül, Kıbrıs'ta Türk tarafının çok önemli adımlar attığının altını çiziyor ve Rum tarafından da bu adımlara karşılık beklediklerini kaydediyor.
"Yıllarca" diyor, "kağıt üzerinde yapılamayanları, halk fiilen yaptı, bütün dünya da bunu gördü."
Gül, adada halkın yarattığı bu zeminin adil bir çözüme ulaşılmasına katkıda bulunacağına inanıyor. "Ama" diyor, "Rum tarafının da adım atması lazım. Öncelikle güven artıcı adımların görülmesi lazım."
Böyle bir gelişme sürecinde Maraş'ın bir kısmının yerleşime açılabileceğini ve 20 - 25 bin Rum'un yerleşebileceğine işaret ediyor ve ekliyor:
"Daha önce Sayın Denktaş bunu önerdi ama Rum tarafı kabul etmedi. Güven artıcı adımları Rumların da atması halinde yeniden gündeme gelebilir. Tabii buna karar verecek olan KKTC'dir. Nasıl sınırın açılmasına karar verdiyse bu konuya da yine KKTC kendi karar verecektir."
Gül, sürecin Kıbrıs ve AB açısından Türkiye'nin lehine bir seyir izlediğini düşünüyor. Yakında bu sürecin sonuçlarının ortaya çıkacağına inanıyor.