Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı



Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'le görüşmemizde Büyük Ortadoğu Projesi önemli bir yer tuttu.
Gül, ABD'nin bu projesini değerlendirirken bazı uyarılar yaptı. Projenin, sadece "güvenlik ve askeri konular"la ilgili ve dayatmacı bir üslupla sunulması veya algılanmasının yanlış olacağı üzerinde duruyor. Böyle bir algılama olması halinde bölge ülkelerinin tedirgin olacağını ve reaksiyon gösterecekleri uyarısında bulunuyor.
Dışişleri Bakanı'nın yaklaşımı bölgenin demokratikleşmesinin bölge ülkeleri tarafından gönüllü biçimde gerçekleştirilmesi. Bu süreçte eğer diğer ülkelerin yardımı olabilecekse bunun da yapılması.
Nitekim, Irak'ın işgalinden önce, Tahran'da İKÖ toplantısında yaptığı konuşmayı anımsatarak, "Biz zaten bu konuyu Doğu'da da Batı'da da yaptığımız konuşmalarda gündeme getirmiştik" diyor ve şu değerlendirmeyi yapıyor:
"Bu bölgedeki ülkelerin halkları neden gelişmiş ülkelerdeki gibi refah içinde ve mutlu olmasınlar? Kaynaklarını kalkınma yolunda kullanmasınlar? Demokrasi ve şeffaflık içinde yaşamasınlar? Kadın - erkek eşitliği neden kurulmasın? Düşünce ve inanç özgürlüğünü, serbestliği neden yaşamasınlar?"
Gül, Tahran'da ve daha sonra yaptığı bu ve benzeri konuşmalara bölge ülkelerinden olumlu yanıtlar aldığını belirtiyor. Bu yaklaşımın bölge ülkelerin yönetimlerinde olumlu yankı bulduğunu ekliyor.
Gül, Büyük Ortadoğu Projesi bağlamında veya ondan bağımsız olarak Türkiye'nin bölge ülkelerine model veya örnek gösterilmesi söyleminin de doğru olmayacağı kanısında. "Bu tarz bir söylem biraz tepeden bakan bir hava yaratıyor. Bu nedenle ben Türkiye'yi örnek alın, model alın demeyi doğru bulmuyorum. Doğrusu belki Türkiye'nin ilham alınacak bir ülke olduğunu söylemektir" diyor ve ekliyor:
"Bölge ülkeleri bu yönde çalışsınlar, araştırsınlar, görsünler, değerlendirsinler, ilham alsınlar. Böyle yaklaşmak hem samimi hem de güven verici olur."
Türkiye'nin bir projenin peşine takılıp, sürüklenecek biri olmadığını vurgularken de, "Biz inandığımız yaklaşımla katkıda bulunuruz, inanmazsak projenin bir parçası olmayız" yaklaşımı gösteriyor.
Ve Gül'ün asıl dikkat çektiği bir konu da Irak'ın parçalanması...
Dışişleri Bakanı böyle bir durumda, "Irak'ta iç harp çıkar" diyerek şu uyarıyı yapıyor: "Irak istikrarsızlığa girer. Bölge istikrarsızlığa girer. Ortadoğu, Filistin - İsrail sorunu halledilmeden böyle bir sorunu kesinlikle kaldıramaz."
Gül'ün görüşleri böyle...
ABD, Büyük Ortadoğu Projesi'ni gündeme taşımaya çalışıyor, ancak, bölgedeki sıcak sorunlar çözülmeden, demokratikleşmeyi sağlayacak bir zemin yaratılması zor görünüyor.
Irak sorunu çözülmüş değil. ABD'nin, Irak'ta sandığı ortaya koyması ve müdahalesiz seçime gidilmesi halinde karşısına ne çıkacağı belli değil. ABD'nin çekilmesinden sonra Irak'ta iç çatışma çıkıp çıkmayacağı, çıkarsa hangi yönde gelişeceği de belli değil.
Suriye'nin Kamışlı kentinde yaşanan Arap - Kürt çatışması birçok yönüyle düşündürücü. Kamışlı'da yaşanan ve 50'den fazla insanın ölümüne neden olan olay, Türkiye dahil bölge ülkelerinin duydukları kaygıyı daha da artıracak nitelikte. Irak ve Suriye'nin etnik ve dinsel çatışmalara sürüklenmesi, bütün bölgeyi saracak bir ateş topuna dönüşebilir.
ABD'nin düşünmesi ve dikkatli olması gereken konu budur...