Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Irak’ta savaşa karşı olan Türkiye’nin, ABD ile işbirliğini kurallara bağlamak istemesinde yadırganacak bir yön yok.
Uluslararası hukuk açısından tatmin edici bir dayanağa ulaşamayan ABD’nin, Türkiye’nin gösterdiği tereddütleri giderecek bir tutum alması gerekirken, aksine, hükümetin ve Genelkurmay’ın güvenini sarsacak bir müzakere yürütmesi tıkanıklığa yol açıyor.
Şurası açık:
Türk halkı savaş istemiyor. Hükümet de savaşa karşı. Savaşsız çözüm için büyük gayret gösteriyor. Türk Silahlı Kuvvetleri de Irak’a müdahaleden yana değil. Ancak, müdahale kaçınılmaz olursa, Türkiye’nin çıkarları için devre dışında kalmak istemiyor. Bu durum, ABD ile Türkiye’nin farklı amaçları olduğunu ortaya koyuyor.
Bu koşullar, Türkiye’den askeri alanda işbirliği isteyen ABD’nin, Ankara’nın taleplerini karşılaması ve aradığı güvenceleri vermesini gerektiriyor. Ankara her şeyden önce Birinci Körfez Savaşı’nın deneyimlerinden hareketle, doğal olarak yoğurdu üfleyerek yemeyi tercih ediyor. Askeri, siyasi ve ekonomik alanda yapılacak işbirliğini kağıda döküp imza altına almak istemesinin nedeni de bu.
Bu süreçte ABD tarafının, Türkiye’nin çok hassas olduğu Kuzey Irak konusunda, Ankara’dan çok Barzani’ye yakın bir çizgi izlemesi, hükümetin ve Genelkurmay’ın güvensizlik duymasına neden oluyor. ABD’nin Kuzey Irak’taki Kürt gruplara ayrı, Ankara’ya ayrı mesaj verip vermediği kuşkusu ortaya çıkıyor.
Barzani’nin, Türk askerinin Kuzey Irak’a girmesine karşı tutumuna paralel olarak, ABD tarafının, her şeyin kendi komutasında yürütülmesi talebi bu kuşkuyu artırıyor.
Washington penceresinden bakıldığında ise Ankara’nın aşırı temkinli ve isteksiz görüntüsünün rahatsızlık yarattığı anlaşılıyor. Washington’dan gelen haberlere göre AKP lideri Tayyip Erdoğan’ın Beyaz Saray ziyaretinde ortaya koyduğu olumlu tablo ile Başbakan Gül’ün ihtiyatlı tutumu örtüşmüyor. Gül’ün, Washington’un beklediğinden çok daha yavaş adım atması, ABD’nin takvimini ve hazırlıklarını da etkilemiş görünüyor. Beyaz Saray’ın, bu tutumdan rahatsız olduğu biliniyor.
Dikkat çeken bir diğer nokta Başkan Bush’un, Başbakan Gül’le henüz yüz yüze görüşmemiş olması. AKP lideri Erdoğan’ı ağırlayan Beyaz Saray’ın, Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış ve Devlet Bakanı Ali Babacan’ı Washington’a çağırması bir soruyu da gündeme getiriyor. Acaba Başbakan Gül dururken, Beyaz Saray neden Erdoğan ve bakanlarla temas ediyor? Bu, Başkan Bush’un Başbakan Gül’ün duruşundan rahatsızlık duyduğunun bir işareti mi, yoksa, Gül mü mesafeli durmayı yeğliyor?
Ortada karşılıklı bir güvensizlik olduğu açık...
Sorunun özünü bu oluşturuyor.