NATO sözlüğünde "exploitation of success - başarıdan yararlanma" diye bir deyim vardır. Düşmana bir tokat attıktan sonra, "kahrol düşman, bu darbe de sana yeter" diyerek yan gelip yatamazsınız. Sağladığınız başarıdan yararlanarak ileri harekata devam etmek zorundasınız. Aksi halde, durum her an aleyhinize dönebilir.
Türkiye tam "başarıdan yararlanma" noktasındadır. Kurtuluş Savaşı'ndan sonra uğradığı en büyük saldırıyı, 15 yıl süren silahlı bir mücadeleden sonra püskürtmüştür. PKK ve arkasındaki koalisyon şimdilik dağılmıştır.
Ama, tıpkı Kulver Kalesi'nden püskürtülen Kızılderililer gibi, toparlanıp yeniden geleceklerine kuşku yoktur.
İşte o zamana kadar Türkiye elini çabuk tutmak, iki yönlü bir seferberliğe hemen başlamak zorundadır.
Evin içini düzeltmek işin bir yanı. Güneydoğu'nun kalkındırılması, demokratikleşme, hukukun üstünlüğü ilkesinin hayata geçirilmesi artık kaçınılmaz.
Peki, bütün bunlar huzurlu bir ülke olmaya yetecek mi? Hayır. Evinizin içini ne kadar temizlerseniz temizleyin, komşularınızdan pis kokular geliyorsa, sağlıklı yaşayamazsınız.
Türkiye şimdi komşularına karşı eskiye göre daha farklı politikalar izlemek zorundadır. Daha atak, daha etkili...
Balkanlar'da, Kafkaslar'da ve Ortadoğu'da şahinler cirit atarken güvercin rolü oynamak, yem olmayı baştan kabullenmek demektir.
Ankara'nın Atina karşısındaki akıllı tutumu güzel bir örnek... Ne yaptı Türkiye? PKK ve Öcalan olayında Yunanistan'ı açığa çıkardı. Terör yuvası olduğunu dünyaya gösterdi. Yunanistan'ı Balkanlar'da yalnız bıraktı. Rusya - Sırbistan - Yunanistan ittifakını, Arnavutluk - Makedonya - Romanya - Bulgaristan ekseniyle kesti. NATO'nun Sırbistan'ı vurmasıyla Türkiye'nin eli daha da güçlendi. Öcalan'a "insancıl nedenlerle" sahip çıktığını söyleyen Yunanistan şimdi insanlık düşmanı faşist Miloşeviç'in yanındadır. Batı değerlerini, Avrupa Birliği ideallerini bir kenara bırakmış, Ortodoks - Slav fanatizminin kucağına oturmuştur.
Türkiye köşeye sıkıştırdığı Yunanistan'ı sağlı sollu darbelerle sarsmaya devam etmelidir.
Gelelim güney komşularımıza. Çağdışı diktatörlükler komşu oldukça Türkiye huzura kavuşabilir mi? Hafız'lardan, Saddam'lardan iyi niyet beklenir mi?
Türkiye Ortadoğu stratejisi üzerinde artık ciddi şekilde kafa yormak durumundadır. Türkiye'nin dış politika hedeflerinden biri bu ülkelerin demokratik rejime kavuşmalarına katkıda bulunmak olmalıdır. İttifaklarını bu hedefe yönelik olarak geliştirmelidir.
Türkiye, bölgesinin "oturan boğa"sı değildir, olmamalıdır.
Şimdi yeni bir "öcü" sahneye sürülüyor. Türkiye Kosova'da taraf olmakla hata etmiş. Yugoslavya'nın başına gelen, Kürt sorunu nedeniyle Türkiye'nin de başına gelirmiş. Laf...
Türkiye'nin başı asıl hareketsiz kalırsa belaya girer.
Artık hareket zamanı... Türkiye devleti, içerde güvercin, dışarda şahin olmalı.
Türkiye ikinci saldırıyı, kendi topraklarının dışında karşılamaya hazır olmalı.
İnsan haklarına saygılı, gelişen, demokratik, laik, özgürlükçü Türkiye topraklarının dışında...
Yazara E-Posta: h.bila@milliyet.com.tr