Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Yargıtaya olan güveni, yargıçlık ve savcılık mesleğinin ve yargı erkinin kurumsal itibarını her şeyin üzerinde tutan ve kutsal sayan tutumuyla tanınan Başsavcı Nuri Ok, son olaylara ve genel olarak yargının durumuna nasıl bakıyor?Ok, bu konulardaki görüşlerini detaylı biçimde uygun gördüğü zaman kamuoyuna açıklayacak. Hazırlık çalışmasını sürdürüyor.Ancak Başsavcı Ok, dünkü görüşmemizde, olayların detayına girmemekle birlikte, yargı kurumuna ve son olaylara bakışını ilkesel çerçevede yansıtmakla yetindi.Ok, Yargıtay Başkanı Eraslan Özkaya ile ilgili olarak ortaya atılan iddiaların kişisel nitelikli olduğuna, yargıyı etkileme çabalarının etkili olmadığının anlaşıldığına dikkat çekerek, şöyle diyor:"İstanbul Başsavcılığından dosya bir bütün olarak bize intikal ettirildi. Biz de Sayın Mater Kabana ve Adalet Bakanlığına gönderdik. Bizim görevimiz zaten bu kadar. Yargıtay açısından son olaya baktığımızda, Sayın Yargıtay Başkanıyla ilgili olarak ortaya atılan iddialar kişisel niteliktedir. Yargıyı etkileme çabalarının ise sonuç vermediği ortadadır. Gerek İstanbul Başsavcılığının işlemleri gerek Yargıtay 1. Ceza Dairesinin kararları da bunu kanıtlıyor. Sayın Yargıtay Başkanının söylediği de budur. Bu itibarla olay ve iddialar kişisel niteliklidir. Sayın Başkanın vereceği karar da kişisel takdiri olacaktır. Ama elbette taşıdığı unvan Yargıtay Başkanlığıdır. Taşıdığı unvan çok önemlidir. Bunu dikkate alacaktır."Başsavcı Ok, yargının kurumsal zarar görmemesi için bütün yargı mensuplarının bu sorumluluk içinde hareket etmesinin önemini vurguluyor. Son olayda görülmekle birlikte daha önceki bazı olaylarda bazı meslek mensuplarının yargıçlıkla bağdaşmayan davranışlarına rastlandığını, etki altına alma çabalarıyla ilgili davranışlara yöneldiklerine, bu nedenle yargılamalar yapıldığına da dikkat çekiyor. Çakıcı dosyası ve olayı nedeniyle Yargıtay Başkanı Eraslan Özkaya ile ilgili olarak ortaya atılan iddiaların, karşılıklı açıklamaların ve suçlamaların, yargı ve Yargıtaya verdiği kurumsal zarara en fazla üzülenlerden biri de kuşkusuz Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Nuri Ok... Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Nuri Ok, Neşter - 2 soruşturmasıyla ilgili olarak, Yargıtay 1. Başkanlar Kurulunun, bazı Yargıtay üyelerinin, haklarında dinleme kararı bulunan zanlılarla yaptıkları telefon görüşmesi kayıtlarının delil sayılamayacağı yönündeki kararını da doğru bulmuyor. Okun bu konudaki görüşü şöyle:"Hukukta, hukuk dışı elde edilen delil konusu çok önemlidir. Üzerinde dikkatle durulması gerekir. Bir delinin hukuk dışılığını mahkemenin takdir etmesi gerekir. Yargıtay 1. Başkanlar Kurulu bir yargı mercii değildir. Bu nedenle böyle bir karar vermiş olmasını ben yanlış buluyorum. Bu kararı mahkemelerin vermesi gerekir. Kurulun böyle bir yetkisi yoktur. Orası mahkeme değildir." Neşter - 2 kararına karşıyım Başsavcı Ok, yargının bağımsızlığı, tarafsızlığı ve işlevselliği bakımından yasal düzenlemeler yapılması gerektiğini de savunuyor. Örneğin, Türkiyede tek bir başsavcılık bulunması gerektiğini, Adalet Bakanlığını devre dışında bırakacak bir düzenleme yapılmasına ihtiyaç olduğunu düşünüyor. "Türkiye Başsavcılığı" adı altında yapılması gereken düzenlemeyi, şöyle özetliyor:"Savcılık kurumunda tek yetkili olmalı. Bu da Türkiye Başsavcılığı biçiminde oluşturulmalı. Adalet Bakanlığı da devre dışı tutulmalı. Bu, yargının tam bağımsızlığı, tarafsızlığı ve işlevi açısından gerekli. Tek başsavcılık bulunmalı. Özellikle sınır aşan suçlar bakımından bu bir zorunluluk. Kanımca böyle bir düzenleme yapmak kaçınılmaz olacaktır." fbila@milliyet.com.tr Tek başsavcılık olmalı