Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Tarafların mahkemelerde hesaplaşmak üzere hukuki hazırlık içinde oldukları biliniyor.MİT Müşteşarı ve Yargıtay Başkanının karşılıklı açıklamaları çeşitli soru işaretlerine yol açarken, iki nokta arka planda kaldı.Tartışmalar, "Kim kimi davet etti?" ve "Çakıcıyla ilgili konuşuldu mu, konuşulmadı mı?" iddiaları etrafında alevlendi.MİT Müsteşarı Atasagun, Kaşif Kozinoğlunun, Yargıtay Başkanı Özkaya ile Çakıcı konusunu konuşmadıklarını ifade ettiğini söylemişti. Çakıcı işi konuşuldu mu, konuşulmadı mı sorusuna MİTin verdiği yanıt bu.Bu durumda arka planda kalan önemli sorular şunlar:"Kozinoğlu, Özkayayla Çakıcı konusunu konuşmadıysa, hangi konuyu konuştu? MİT Daire Başkanı, Yargıtay Başkanıyla ne konuşur, niye konuşur? Kozinoğlu, Atasaguna, (Çakıcıyı konuşmadık) dediğine göre, ne konuştuk dedi? Daire Başkanı olarak Müsteşara Özkaya görüşmesiyle ilgili olarak verdiği bilgi nedir?"Çakıcı dosyası konuşulmadıysa, yanıt aranması gereken sorular bunlardır.Aksi durumda ise yine arka planda kalan şu nokta üzerinde durulması gerekir:Kozinoğlunun, Çakıcının elinde çok önemli bilgi, belge veya kasetler olduğu iddiasıyla ve bunların ele geçirilmesinin devlet için çok önemli olduğu gerekçesiyle, Yargıtay nezdinde girişimde bulunduğu öne sürüldü. Hatta, bir suikast hazırlığından söz edildi.Eğer bunlar doğruysa, Çakıcının elindeki bilgi - belge - kaset neydi, neyle ilgiliydi? Devlet açısından yargıya müdahale girişimine neden olacak değerdeki bu bilgiye sahip olmak madem bu kadar önemliydi, o zaman, Çakıcının yurtdışına kaçması neden engellenemedi? Dahası, Çakıcı, elini kolunu sallaya sallaya nasıl yurtdışına kaçabildi? Çakıcı konuşulmadıysa, ne konuşuldu? Çakıcı konuşulduysa, gerekçe olarak gösterilen bu çok önemli bilgi neydi? Bu iki noktanın aydınlatılması Yargıtay - MİT tartışmasını da aydınlatacaktır.Bu olayın geçmişteki benzerleri gibi devlet kurumlarına, yargıya güveni zedelediği açıktır.Bu olumsuz etkinin giderilmesi ve kurumlara güvenin güçlendirilmesi açısından, kişisel veya kurumsal reflekslerle olayın kapatılmaması, örtülmemesi gerekir.Mesleki koruma güdüsüyle hareket edilmemeli, şeffaflık esas alınmalıdır.Devlet kurumları kişisel ve siyasi hesaplara alet edilmemelidir.Çakıcının bir hükümetin yıkılmasında, bir başbakan ve bakanın Yüce Divana sevk edilmesinde faktör olduğu düşünülürse, son olay vesilesiyle, bütün ilişki ve gelişmelerin açığa çıkarılması başta yargı ve hükümet olmak üzere bütün ilgili kurumların görevidir.Bu sorumlulukla hareket edilmesi, Türkiyenin nasıl yönetildiğini ve vatandaşın hukuk güvencesi altında olup olmadığını da ortaya koyacaktır. fbila@milliyet.com.tr MİT - Yargıtay tartışması bütün gerçekler ortaya çıkıncaya kadar gündemdeki yerini koruyacağa benziyor.