Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Adalet Bakanı Cemil Çiçek, suskunluğunu Milliyete bozdu Tabii bunun için öncelikle dosyanın yargı sürecine sokulması gerekecektir. Dosyanın önü kesilmez; birtakım mesleki koruma duvarları, devletin yüksek menfaatleri, devlet işi gibi bahanelere sığınılmazsa...Bu olayda hükümet neden seyirci durumunda? Neden ses vermiyor?Son günlerde gündeme gelen sorular bunlar...Örneğin Adalet Bakanı neden konuşmuyor?Adalet Bakanı Cemil Çiçeke dün bu soruyu yöneltince yanıtı şu oldu:"Konu hem yargıda, hem yargıyı ilgilendiriyor. Benim zorluğum burada. Yargıya güvenmek durumundayız. Başkaca bir yorum yapmam, hemen yargıya müdahale olarak değerlendirilecektir. Ben bu nedenle özenli davranıyorum. Yoksa bana ve bakanlığıma düşen görevler layıkıyla yerine getirilmiştir, getirilmektedir. Yargıya müdahale görüntüsü doğmaması bakımından belki bu görevler ve yapılan işlemler konusunda kamuoyuna bilgi vermekten bile kaçındık." Çakıcı skandalıyla ilgili dosya yargı sürecine ulaşabilirse, hangi kişilerin, hangi kurumların kusurlu davrandığı, mafya liderini, adaletin elinden kimin veya kimlerin kurtarmaya çalıştığı, yurtdışına kaçışının nasıl sağlandığı; kurumlarının itibarını da zedeleyen çürük elmaların kimler olduğu ortaya çıkacaktır... Çakıcının iadesi ve tahliyesinden sonraki süreçte, yurtdışına çıkmaya çalışacağı bilinmiyor muydu?"Elbette biliniyordu" diyor Adalet Bakanı:"Bu zaten Suçluların İadesi Sözleşmesinin bir hükmü. Fransa, Çakıcıyı bize 2 suçtan iade etti. Türkiyede idam cezası var diye diğer suçlardan iade kararı almadı. Biz sadece iade edilen suçlardan yargılamış olduk. Şimdi bu sözleşme hükmüne göre eğer yargılandığı suçlardan cezasını çekip çıktıktan sonra 45 gün içinde ülkeyi terk etmezse, iade edilmediği suçlardan da Türkiyenin yargılama yetkisi doğuyor. Bunu bildiği için de tahliye edildikten sonra 45 gün içinde yurtdışına çıkacaktı. Bu açık. Şimdi biz bakanlık olarak bu aşamada görevlerimizi yaptık. Birincisi; Yargıtaya yazı yazarak bu 45 günlük süreyi anımsattık ve davanın safahatı hakkında bilgi istedik. Böylece 45 günlük süre nedeniyle duyulan kaygıyı iletmiş olduk. Yargıtay da safahat hakkında cevabi yazı yazdı. İkincisi; Fransaya da yazdık ve dedik ki, siz Türkiyede idam cezası var diye diğer suçlarından iade kararı almadınız. Oysa Türkiyede idam cezası kalktı. Dolayısıyla diğer suçlardan da iade kararı alınması gerekir. Bu müracaatımız da var. Ayrıca İstanbul Başsavcılığı, Türkiyeye iade edildikten sonra suç işlediği için yurtdışına çıkış yasağı koydu. Dolayısıyla bakanlığın, savcılığın, Yargıtayda ilgili dairesinin görev ve sorumluluklarının gereğini yerine getirdiği açık." 45 günlük süre ve yazı Adalet Bakanı Çiçek, Türkiyenin yolsuzluklar ülkesi gibi bir görüntü vermesinin ülke menfaatlerine büyük zarar verdiğine işaret ediyor. Yabancı sermayenin Türkiyeye yatırım yaparken çekingen davranmasından, ABye üyelik sürecine kadar birçok açıdan olumsuz etkilendiğini belirterek şöyle diyor:"Türkiyenin bu görüntüden kurtulması lazım. Bu nevi olaylar parça tesirli bomba gibi. Etrafa zarar veriyor. Sadece kişileri değil, kurumları yıpratıyor, yaralıyor. Benim üzüldüğüm nokta bu. Kişilerle kurumları ayırmak lazım. Bu hassasiyetle davranmak gerekir." Parça tesirli bomba gibi Adalet Bakanı Çiçek, bazı kişiler, görevler için "hukuken engel yok" mantığıyla hareket edilmesinin kamu vicdanına sığmayacağını şu örnekle yansıtıyor:"Şimdi bazı kurumlar, kişiler, görevler için itibar her şeyin üstünde gelir. Görevi, işlevi bunu gerektirir. Belki hukuken bir engel yoktur, ama bazı davranışları kamu vicdanında onay bulmaz. Mesela İstanbulda bir cami imamı Lailaya gidip eğlenebilir mi? Hukuken bir engel yok. Gidebilir. Hukuken engel yok, ama bu davranışı uygun karşılanır mı? Pozisyonu açısından bakıldığında nasıl bir görüntü yaratır? Bazı hallerde hukuken engel olmayışı, yeterli değildir."Çiçek, Türkiyenin yolsuzlukla mücadelede kararlı olması gerektiğini de vurguluyor. Bu açıdan her kişi ve kurumun bu mücadeleye yardımcı olması gerektiğini, meslek veya kurum ayırımı yapmadan her kesimin bu anlayışı esas almasını, her meslek ve kurumun kendisini temizlemeye çalışması gerektiğini söylüyor ve ayırım yapmıyor. Devlet kurumlarının korunması, kendi önlemlerini de alması gerektiğini anımsatıyor, "Mesela" diyor:"Bir yerde lağım patlamışsa ne yaparsınız? Etrafa zarar vermemesi için önlem alırsınız. Temizlik yaparsınız. Bir daha olmaması için elinizden geleni yaparsınız. Bir şey olmamış gibi onunla yaşamazsınız." İmam Lailaya giderse... Adalet Bakanlığı, kendi yetkisinde olan Yargıtay Genel Sekreter Yardımcısı Ercan Yalçınkaya ile ilgili olarak ne yaptı, ne yapıyor?Çiçek, Yalçınkaya ile ilgili olarak zaman yitirmeden bakanlığın harekete geçtiğini söyleyerek, şu bilgiyi veriyor: "Hemen bakanlık müfetişlerini görevlendirdim. Hatta izindeydiler. Geldiler, görevi aldılar. İki müfettiş şimdi dosyayı inceliyorlar. Tabii, Ercan Yalçınkayanın ifadesini alacaklardır. Sonra bir rapor düzenleyecekler. Ben de bu raporu Hakimler ve Savcılar Yüksek Kuruluna göndereceğim. Kararı kurul verecek." fbila@milliyet.com.tr Müfettişler görevde...