Adalet Bakanlığı'nın hazırladığı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Yasa Tasarısı'nın kapsamı ne olacak, bu yasadan kimler yararlanacak?
Genel bir ifadeyle terör suçundan mahkum olanlar dışında, terörden veya terörle mücadeleden zarar gördüğünü düşünen herkes, gördüğü zararın tazmini için bu yasa yürürlüğe girince başvuruda bulunabilecek.
İdarenin adli müşavirliklerince yapılan çalışmalara göre terör nedeniyle köylerinden göç etmek zorunda kalan vatandaşların sayısı 353 bin. Başvurulan büyük ölçüde bu vatandaşlar tarafından yapılması bekleniyor.
Bu yasanın çıkmasını beklemeden başvuruda bulunanlar yok mu?
Var. Sayıları da az değil.
2003 yılı sonuna kadar, İçişleri Bakanlığı'na jandarma aleyhine yapılan başvuru sayısı 901. Aynı nitelikte Milli Savunma Bakanlığı'na yapılan başvuru sayısı da 2000'e yakın. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne açılan dava sayısı ise 1500 civarında.
Bu başvuru ve davaların ortak yönü, köy yakma ve boşaltma nedeniyle göç edenlerin uğradıkları zararın tazmin edilmesi talebi...
İçişleri Bakanlığı'na başvuruda bulunanların istedikleri tazminat toplamı 96.5 trilyon lira. On yıllık faizleri dikkate alındığında bu rakam katrilyona yaklaşıyor.
Hükümet hazırladığı tazminat yasasıyla, güvenlik güçlerinin kusuru bulunsun veya bulunmasın, devletin aldığı önlem yüzünden değil terör saldırısı yüzünden de olsa köyleri boşaltılan veya zarar görenlerin de yararlanmasını öngörüyor. Bu konuda "kusursuz sorumluluk" ilkesiyle hareket ediyor. Devletin kusuru olmasa da tazminat ödemeyi kabul ediyor.
Başvurulara ve davalara muhatap olan güvenlik kurumları, bu tasarıyla ilgili tereddütlerini hükümete iletmiş durumdalar. Tazminat olanağından yararlanmak amacıyla vatandaşların terör örgütünce yönlendirilmesi ve istismar edilmesi, siyasi amaçlar için kullanılması, bütçe dışında bir fon oluşturmanın doğuracağı denetim zorlukları, devletin suçlu olduğu kabullenmiş, özür dileyen bir konumda gösterilmesi gibi... Bu endişeler nedeniyle başvurulara muhatap olan kurumlar, tazminat düzenlemesi ve uygulamasının çok titiz yapılması gerektiğini vurguluyorlar.
Buna karşılık Adalet Bakanlığı, düzenleme ve uygulamanın istismara olanak tanımayacak şekilde yapılacağını, tasarının amacının da, zarar gören kişilerin zararlarının yargı yoluna gitmeden idareyle sulh yoluyla karşılanması; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne ancak bu yolla sonuç alamayanların haklı iddialarının varlığı halinde başvurmaları; verilen tazminat miktarlarının haksız zenginleşme aracı olarak kullanmasının önlenmesi olduğunu belirtiyor.
Bahçeli'nin mektubu
Avrupa Birliği'nin talepleri bağlamında hükümetin aldığı kararlar ve yaptığı düzenlemelerin aceleye getirilmemesi konusunda MHP lideri Devlet Bahçeli'nin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a gönderdiği bir mektup da Ankara kulislerine yansıdı. MHP yöneticileri, tazminat düzenlemelerinin terörle mücadeleyi zayıflatacak, güvenlik güçlerinin moral gücünü olumsuz etkileyecek nitelikte olmaması gerektiğini vurguluyorlar.
MHP lideri Bahçeli'nin Başbakan Erdoğan'a gönderdiği mektupta da, Kıbrıs konusunda uyarıların yer aldığı kaydediliyor. Bahçeli'nin MGK toplantısı öncesinde Başbakan'a gönderdiği mektupta, Kıbrıs konusunda Meclis kararı bulunduğuna dikkat çektiği, bu kararı değiştiren yeni bir karar olmadığı, Kıbrıs konusunda saptanan milli politikanın değiştirilmesi için halka gidilmesi gerektiği, gerekirse bir referandum düzenlemesinin uygun olacağı ifade ediliyor. Bahçeli bu önerisini, Meclis'te toplumun tüm kesimlerinin temsil edilmediği, bu nedenle milli sorunlar da halkın görüşüne başvurulmasının yararlı olacağı görüşüne dayandırdığı kaydediliyor.