Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

       ÇAĞDAŞ uygarlık, artık sadece "Batı uygarlığı" olarak nitelenen bir kavram değil. Çağdaş değerler, Batı'nın bazı geri zekalı liderlerine maledilemeyecek kadar anonim, Avrupa coğrafyasına sığdırılamayacak kadar evrenseldir. Çağdaşlık; Doğu'nun, Batı'nın, Kuzey'in, Güney'in "ortak paydası"dır artık.
       Bu gerçeği ilk gören ve "Batı uygarlığı" yerine "çağdaş uygarlık" deyimini kullanan Atatürk değil mi?
       Atatürk'ün çocukları için, "çağdaş uygarlık" hedefi bugün için de geçerlidir. 75 yılda teknolojisiyle, ekonomisiyle, üretimiyle, savunmasıyla çağdaş uygarlık yolunda büyük adımlar atan Türkiye'nin, adalet, eşitlik, hoşgörü konularında da "çağdaş değerler"le kucaklaşması gerekiyor.
       Demokratikleşme, ne PKK'ya ne de Avrupa destekli Apo'ya endekslenemeyecek kadar geniş ve çağdaş bir adımdır Türkiye için. Son on yıldır tartışılan, ama bir türlü raflardan inip hayata geçirilemeyen demokratikleşme paketlerini, terörle açıklamak akılcı olur mu?
       Batı'nın siyasal oyunlarını, Türkiye'nin demokratikleşme ihtiyacından ayırmak zorundayız. Batılıların, siyasal oyunlarını, Türkiye'nin demokrasideki eksiklikleri üzerine bina etmeleri bu zorunluluğu azaltmaz, artırır.
       Her şeyden önce, kendi halkı için, kendi insanı için, sadece Batı'yla değil, tüm çağdaş değerlerle yoğrulmuş demokratik Türkiye Cumhuriyeti. Hedef bu olmalıdır.
       Madalyonun öbür yüzü siyasidir.
       İşin o tarafıyla başa çıkmak daha kolay. Türkiye'nin istikrarsız, gevşek bir ülke olmasında çıkar bulan, Ortadoğu dengelerinde söz sahibi olmak isteyen Avrupalılar, sorunu siyasi platforma taşıyorlarmış. Varsın taşısınlar. Kararlarını - Alman - İtalyan anlaşmasında olduğu gibi - saçma sapan bir "uluslararası mahkeme" temeline oturtmaya kalkarlarsa, kendi değerlerini inkar etmiş olurlar, komik duruma düşerler.
       Konuyu, "Avrupa sorunu" haline getirirlerse, başa dönmüş olurlar. PKK terörünün başladığı 15 yıl öncesine. Sorun, zaten o zamandan beri "Avrupa sorunu" değil mi? Suriye'nin ve Yunanistan'ın eğitip silahlandırdığı ve Türkiye'ye saldırttığı PKK, o gün bugündür Avrupa ülkelerinde boy salmıyor mu?
       Kurtuluş Savaşı'ndan beri Türkiye'nin karşısına çıkan en büyük "kuvvetler koalisyonu" değil miydi bu? "Vurucu güç" PKK'nın arkasında Suriye, İran, Irak ve Yunanistan'ından Almanya'sına kadar hemen hemen tüm Avrupa ülkeleri...
       Bu koalisyonun silahlı saldırıları, 15 yıldır başarıya ulaştı mı ki, bundan sonra da başarılı olsun.
       O koalisyonun başa dönecek kadar aptal olduğunu sanmıyoruz.



Yazara E-Posta: h.bila@milliyet.com.tr