Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Hemen hepsi rakip alana doğru atağa kalkmıştı. Top liberonun, Fethullah Hoca'nın ayağındaydı. Tüm kadro hücumdaydı. Devletin üst düzey yöneticileri, siyasetçileri, medyacıları öbek öbek karşı kaleye akıyordu. Yolu yok, bu kez gol atılacaktı. Çalım üstüne çalım, pas üstüne pas... Ara pası, duvar pası, geri pas derken, rakip ceza sahasına yüklendiler. Tam o anda bir kaset çıktı. Bir düdük çaldı, hepsi birden ofsayta düştüler. Her ofsayt pozisyonunda olduğu gibi sinirlendiler. Kimi hakemle kavgaya başladı. Kimi akını devam ettirmeye çalıştı. Kimi kendi kendine söylendi. Kimi kızgın hareketlerle geri dönüp eski yerini aldı.
Golü yine atamamışlardı. Yeni bir oyun düzeni kurmak gerekiyordu.
Yaşadığımız olaylar, bu futbol sahnesinden farklı değil. İşin ilginç yanı, rejimi korumaya çalışanların, ofsayt taktiğine başvurmak zorunda kalmaları. Laik Cumhuriyet'in karşısındaki güçler ittifakı o kadar büyümüş ve o kadar etkili hale gelmiştir ki, onları durdurmak ya da hızlarını kesmek için başvurulan son çare işte bu ofsayt taktiği olmaktadır.
Ama biliyoruz ki, ofsayt taktiği ile her zaman sonuç almak mümkün değildir. Savunma, ofsayt sanarak durduğu anda golü, kalesinde görüverir.
18 Nisan'da kendini taca atan CHP'nin de durumunun bu açıdan ele almasında yarar var. 22 Mayıs'ta Altan Öymen'i genel başkanlığa getiren CHP, Parti Meclisi'ni de nihayet seçti. Artık CHP de yönetim ve denetim kurulları olan bir siyasal partidir. Diğer partilerden daha avantajlı olan yönü ise, barajı aşamama deneyimini yaşamış olmasıdır.
Dikkat ederseniz, Parti Meclisi'nin yeni yapısından söz etmiyorum. Genel Başkan'ın listesiymiş, karma listeymiş, çarşaf listeymiş, listeler koalisyonuymuş, beni fazla ilgilendirmiyor. Artık, CHP yönetiminin kimlerden oluştuğuna değil, CHP yönetiminin ne dediğine, ne yaptığına bakılacaktır.
12 Eylül'de diğer partilerle birlikte kapatılıncaya kadar CHP çok şey yaptı:
- Kurtuluş Savaşı'nı verdi, bağımsızlığı sağladı.
- Yeni bir devlet kurdu, cumhuriyeti getirdi.
- Aydınlanma devrimlerini yaptı, çağdaş uygarlığın temellerini attı.
- Demokratik rejimi kurdu ve yerleştirdi
- Sosyal demokrasiyi Türk siyasetine kazandırdı.
1980'lerden bugüne neler yaptı? Hiç. Sadece bocaladı, debelendi. Ve 18 Nisan 1999 seçimlerinde, adına ve şanına yakışmayan bir biçimde barajın altında, Meclis'in dışında kaldı.
Şimdi, Altan Öymen'in yönetiminde yeniden toparlanma çabası içindeki CHP'nin sorumluluğu çok daha fazladır. CHP, kurduğu ve o gün bugündür savunduğu laik Cumhuriyet kalesinde gol görmek istemiyorsa, sorumluluğunun bilincinde hareket etmelidir. Bu dönem bunu başaramazsa, CHP için yöneticileriyle birlikte tarihin derinliklerine gömülmekten başka ihtimal yoktur.
İşte bu nedenle Parti Meclisi'ne kimlerin seçildiği önemli değil diyorum. Son kurultayda, seçim sonuçlarından çok, Öymen'in açış konuşmasındaki şu sözü çok daha önemli görünüyor: "Asker halleder tembelliğini bırakalım artık."
İyi olur.
Zahmet olmazsa...




Yazara E-Posta: h.bila@milliyet.com.tr