Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ, merakla beklenen basın toplantısını yaptı. Başbuğ, dün de ünlü “belge” ortaya atıldığı gün gibi kendinden emin, açık ve rahattı. Genelkurmay Başkanı’nın konuşması devlet adamı ölçüleri ve üslubu içindeydi.

Dünya nerede, biz nerede?
Org. Başbuğ, “AKP’yi ve Gülen’i bitirme planı” olarak gündeme gelen belge konusuna girmeden, dünyanın neyle bizim ise neyle uğraştığımızı vurgulamak gereği duydu. Dünyanın küresel ekonomik kriz ve yarattığı sosyal sorunlarla uğraşırken, İran, Afganistan, Pakistan gibi ülkelerde çok önemli gelişmeler yaşanırken, Kıbrıs görüşmeleri sürerken, Türkiye’nin iki haftadır bir kâğıt parçasının etrafında enerjisini tükettiğine dikkati çekti. Başbuğ’un bu sözleri, bu kadar ciddi sorunun ortasındaki bir ülkede, zaman ve enerji kaybına yol açan bu tartışmaları körükleyen ve sürükleyenlere eleştirel bir göndermeydi.

Birlik görüntüsü
1- Org. Başbuğ’un sözleri kadar, komuta kademesiyle verdiği görüntü de önemliydi. Genelkurmay Başkanı, kuvvet komutanları, Jandarma Genel Komutanı, Genelkurmay İkinci Başkanı, J başkanları korgeneraller, karargâhtaki tümgeneraller ve tuğgenerallerle “TSK birlik ve bütünlük içinde” mesajı verdi.

Cunta edebiyatı ve teminat
2- Başbuğ, “demokrasi ve hukukun üstünlüğüne aykırı düşünce, davranış içinde olan -hatta- olabilecek” personel TSK’da barınamaz, derken, “Cunta var” diyenlere yanıt, kamuoyuna da cuntaya izin vermeyeceğine yönelik güvence veriyordu. “Bunu Anayasa‘nın 117. maddesine göre, TSK’nın komutanı olan Genelkurmay Başkanı, ben söylüyorum, bu en büyük teminattır” dedikten sonra, “cunta edebiyatı” üzerinden yapılan siyasetten artık halkın usandığını vurguladı.

‘Fitnecileri bulun’
3- Org. Başbuğ, “AKP’yi ve Gülen’i bitirme planı” diye sunulan fotokopinin, hukuken “belge” değil, bir “kâğıt parçası” olduğundan emin konuştu. O kadar ki, “Biz İstanbul Başsavcılığı’ndan bu belge ‘doğru mudur, değil midir’i istemiyoruz, kim tarafından, ne amaçla düzenlendiğini ortaya çıkarmasını bekliyoruz” dedi.
Başbuğ’un bu göndermesini, Osmanlı döneminde hem halkın huzuruna hem de yönetimlere karşı içten ve dıştan bir faaliyet olarak sık duyduğumuz, halk arasında “kargaşa çıkarma, birbirine düşürme” anlamında karşılığı olan “fitne-fücur, fesat” vurgusuyla birlikte düşünülmeli. Genelkurmay Başkanı, “Kim, ne amaçla hazırlamıştır, istihbarat ve ilgili yargı kurumları tarafından ortaya çıkarılmasını istiyoruz” dedikten sonra, bu faaliyeti “devlet, millet ve ordu içinde fesat çıkarma” olarak nitelendirdi. Başbuğ, bu “Fitne-fesat”ın kaynağını bulun” diye ısrar ederken sivillere “Sıra sizde” diyordu.
Org. Başbuğ, devlet, millet ve TSK arasına fitne-fesat sokan “örgütlü kaynağı” arıyordu.

Bir fikri var
4- Org. Başbuğ, “fitne-fesat”ın kaynağı konusunda bir fikri olduğu izlenimi verdi. Bu konuda bazı bilgilere ve duyumlara sahip olduklarını söyledi. Ancak kamuoyunda tartışmak yerine, MGK’da gündeme getireceklerini açıklamakla yetindi. Bu da devlet adamlığıyla örtüşen bir tutumdu. MGK’da bu konudaki bilgi, duyum ve belgeleri gündeme getirdiğinde, daha somut bir adres tarif etmesi mümkün.

Asimetrik psikolojik harekât
5 - Başbuğ, yaşananların TSK’yı hedef alan ve medya üzerinden “asimetrik bir psikolojik harekât” olduğunu vurguladı. Bu harekâtın nasıl yürütüldüğüne örnekler verdi. Belli gazetelere belli haber ve belgelerin hızla nasıl sızdığının da bu bağlamda sorgulanması gerektiğini vurguladı. Komutanın beklentilerinden biri de bu “psikolojik harekât” mekanizmasının ortaya çıkarılmasıydı.

Tekrar açılabilir
6- Org. Başbuğ, askeri savcılığın kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin kararının kesin olmadığını, eğer bu kararı etkileyecek önemde bir belge ortaya çıkarsa -örneğin belgenin gerçek olduğu kanıtlanır veya aslı bulunursa- o zaman soruşturmanın yeniden açılabileceğini belirtti. Başbuğ, bu sözleriyle, “Biz bir olayı örtbas etme niyetinde değiliz; bizde böyle bir belge yok, sizde varsa getirin -bizimle ilgiliyse- yeniden soruşturma açarız” demiş oldu.