İstanbul saldırılarından sonra terörle mücadelede örnek işbirliğini Suriye gösterdi. Emniyet Genel Müdürlüğü'nün olayla ilgili kişilerin Suriye'ye kaçtıklarını belirleyip Jandarma Genel Komutanlığı'na bildirmesinden sonra, 22 kişi Suriye'de yakalanıp Türkiye'ye teslim edildi.
Jandarma Genel Komutanlığı Suriyeli muhatabıyla telefon irtibatı kurmasından yarım saat sonra harekete geçen Suriye güvenlik birimleri, söz konusu kişileri yakalayıp sınırda Türk güvenlik güçlerine teslim ettiler.
Türkiye ile Suriye arasında giderek iyileşen bu ilişkilerin kökenini 22.10.1998'de imzalanan Adana Mutabakatı oluşturuyor.
Abdullah Öcalan'ın Suriye'den çıkarılması, PKK kamplarının dağıtılmasından bu yana Suriye, Türkiye'nin terörle mücadele konusundaki beklentilerini karşılamaya büyük özen gösteriyor. Oysa yıllarca PKK'ya ev sahipliği yapan bu ülkenin, Türkiye'nin yaşadığı acılı terör sürecinde sorumluluğu bulunduğu biliniyordu. Türkiye - Suriye ilişkilerinin o günlerden bugünlere gelmesi çok büyük bir ilerleme kuşkusuz.
O kadar ki Adana Mutabakatı'ndan sonra Jandarma Genel Komutanlığı ile Suriye'deki karşı kurum arasında özel telefon hattı kuruldu. Bu hattan yetkililer süratle haberleşiyor ve işbirliğine yöneliyorlar.
Türkiye ile Suriye arasındaki güvenlik işbirliğini Türk tarafında Cumhurbaşkanı'nı temsilen Jandarma Genel Komutanı, Suriye tarafında ise Devlet Başkanı'nın Güvenlik Yardımcısı yürütüyor. Karşılıklılık esası gereğince Adana Mutabakatı'nı dönemin Jandarma Genel komutanı Org. Aytaç Yalman imzalamıştı. Bugün ise iki ülke arasındaki güvenlik işbirliğini Jandarma Genel Komutanı Org. Şener Eruygur ile Suriye Devlet Başkanı Başer Esat'ın Güvenlik Yardımcısı Gazi Kenan yürütüyor. Eruygur ve Kenan, Adana Mutabakatı'ndan bu yana devam eden karşılıklı ziyaretleri de sürdürüyorlar. Kenan'ın iki ay önce Ankara'ya yaptığı ziyaretin karşılığı olarak Org. Eruygur, önümüzdeki günlerde Suriye'ye gidecek.
Türkiye ile Suriye arasında gelişen bu örnek işbirliğinin diğer ülkelerle de kurulması terörle mücadelede başarılı olmanın koşullarından biri. Bugün gözlenen terör faaliyetlerinin küresel nitelikte olduğu bütün ülkelerce kabul ediliyor. Mücadele içinde uluslararası samimi işbirliği zorunlu.
Gerçek bu olduğu halde, Türkiye'nin yaşadığı 20 yıllık ağır terör sürecinde Ankara'yı yalnız bırakan Avrupa'nın, İstanbul saldırılarından sonra da Türkiye'yi bir anlamda cezalandırmaya ve yine yalnız bırakmaya dönük tutumu dikkat çekici.
Oysa Türkiye kadar, başta İngiltere olmak üzere kendileri de terörün hedefi konumundalar. Bunu kendileri de söylüyor...