Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Komutanlar arasında üslup farklarına değinenler oldu.Basında, kişisel ve mesleki nedenlerle giden komutanları suçlayan, gelenleri öven yazılar yazıldı. Emekli olan komutanlar, "çağ atlayan Türkiyenin önündeki engeller" gibi gösterilip neredeyse "vatan haini" ilan edileceklerdi.Bunlar gerçeğe uymayan, abartılı, kişisel, mesleki açıdan duygusal yaklaşımlardır.Nitekim giden komutanlarla, gelen komutanların söylem ve yaklaşımları örtüşme halindedir. İfade ettikleri kaygılar aynıdır. Fark özde değil, üsluptadır.Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkökün 30 Ağustos mesajıyla, devir - teslim törenlerinde komutanların yaptıkları konuşmalar arasında esasa dönük bir fark yoktur. Keza, bu, görevi devralan ve devreden kuvvet komutanlarının konuşmaları açısından da geçerlidir.Bu örtüşmenin kaynağı hareket ettikleri "ortak payda" yaklaşımıdır. Atatürk düşüncesine, Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş felsefesine ve niteliklerine bakıştaki örtüşmedir bu.Ortak payda, "ulusal birlik ve bütünlük içinde çağdaş, laik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti"dir. Türk Silahlı Kuvvetlerinin olaylara ve sorunlara bakış açısı budur. Bu ortak paydayı benimseyen siyasi partiler ve kesimlerle Türk Silahlı Kuvvetleri arasında, hele hele komutanların kendi aralarında önemli görüş ve yaklaşım farkları aramak gerçekçi değildir.Bu ortak paydayı zedeleyecek, parçalayacak, ortadan kaldıracak girişim ve akımlar karşısında komutanların, Türk Silahlı Kuvvetlerinin farklı yaklaşımlar göstereceğini ummak da hayalciliktir.Atatürkçülük ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin "ortak payda" yaklaşımı, ne demokrasi kalitesini yükseltmeye ne de ABye girmeye engeldir.Böyle görmeye ve göstermeye çalışarak Atatürkü, ulusal değerleri ve Türk Silahlı Kuvvetlerini hırpalamaya çalışanlara en güzel yanıtı Kara Kuvvetleri Komutanlığı görevini yeni üstlenen Org. Yaşar Büyükanıt verdi. Org. Büyükanıt devir - teslim töreninde şöyle demişti:"Türkiye için farklı modeller arayışı içinde bulunan içte ve dışta bazı çevreler, önlerinde önemli bir engel olduğuna inandıkları Türk Silahlı Kuvvetlerini yıpratmayı temel hedef olarak seçmişlerdir. Şüphesiz tankı, topu, uçağı, gemiyi bu şekilde yıpratmak mümkün değildir. Ancak, silahlı kuvvetlerin güç kaynaklarını oluşturan temel değerler aşındırılırsa, Türk Silahlı Kuvvetleri bazı emeller besleyenlerin önünde engel olma özelliğini kaybeder. Bu şekilde bir yaklaşım ve davranışın sonucunda ise ihtiyaç duyulduğunda, beklenen silahlı kuvvetler bulunmayabilir."Ve Org. Büyükanıt şöyle devam etmişti:"Ayrıca yurtiçi ve yurtdışındaki bazı mihrakların Türkiyede askerin rolü genel tanımlamalarından hareketle Türk Silahlı Kuvvetlerini; ulusal güvenliğin yanında rejimin koruyucusu olma konumu dışına itme çabalarını da yakından izlemekteyiz. Kurtuluş Savaşı arifesinde ve Cumhuriyetin kurulma sürecinde sözde dostlarımızın bütün tavsiyelerine rağbet edilseydi, bugün yaşadığımız, çağdaş Türkiye Cumhuriyetinin olmayacağı da tarihsel bir gerçektir."Org. Büyükanıtın bu yaklaşımı Türk Silahlı Kuvvetlerinin ortak yaklaşımıdır.Buna karşın Türkiyeyi, sadece ABD ve ABnin taleplerine göre dizayn etmekte sakınca görmeyen, ulusal değerleri ve çıkarları aşağılayan demeçlerdeki nüanslardan destek çıkarmaya çalışanların gayreti boştur.Ayrıca, bu ortak payda yaklaşımının, laik, demokratik, üniter Türkiye Cumhuriyetinin bu nitelikleriyle sorunu olmayan siyasi partilerce paylaşıldığı da bir gerçektir. fbila@milliyet.com.tr Devir - teslim törenleri ve 30 Ağustos Zafer Bayramı nedeniyle, Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkökün ve kuvvet komutanlarının çeşitli konulardaki demeçleri, görüşleri kamuoyuna yansıdı. Çeşitli şekillerde yorumlandı.