Özellikle terörün yeniden canlandığı son dönem olaylarında toplumun "linç" eğilimi göstermesi, gerginliğin vardığı boyutları gözler önüne seriyor.Toplumun güvenlik güçlerini veya yargı mekanizmasını beklemeden, olaylara müdahale etmesi, sorumlu gördüğü kişileri kendine göre cezalandırmaya çalışması, bir kıvılcımın hızla yangına dönüşebileceği ortamların yaratılması endişe verici."Kürt sorunu" çerçevesinde yürütülen tartışmaların yoğunluk kazandığı günlerde, terör eylemlerine ve teröristlere sivil toplumun doğrudan müdahale girişiminde bulunması, siyasal ayrışmanın, sosyolojik ayrışmaya dönüşmesi ve günlük yaşama hâkim olması riskine işaret ettiğini daha önceki yazılarımızda paylaşmıştık.Trabzon'da, Seferihisar'da, Batman'da, daha önce Susurluk'ta, Bursa'da yaşanan olaylar bu nitelikteydi... Son günlerde yaşadığımız olaylar toplumda politik eksenli gerginliğin yükseldiğini gösteriyor. Ekonomik ve sosyal faktörlerin de etkili olduğu bu gerginliklerde öne çıkan ortak payda, politik nitelikli. Davranış biçimi olarak ele alındığında ortak yönleri olan Seferihisar ve Batman'da yaşanan olayların bu yönüyle irdelenmesinde fayda var.Seferihisar'da, askere hakaret ettikleri iddiasıyla, Kürt kökenli beş kişinin halk tarafından linç edilmek istenmesi, toplumdaki politik psikolojiyi yansıtıyor. Etnik farklılık nedeniyle toplumsal yaşamın zorlaşabileceğinin önemli göstergelerinden biri bu "linç" eğilimi. Sivil halk, polisin-askerin elinden sorumlu veya suçlu gördüğü kişileri almak istiyor ve görevlilere, araçlarına saldırıyor. Keza benzeri bir tepki Trabzon olaylarında da ortaya çıkıyor.Batman'da yaşananlara baktığınızda bu kez tersinden benzeri bir tepkiyi gözlüyorsunuz. Sivil toplum PKK'lıların öldürülmesini protesto ediyor, cenazeleri almak için asker ve polise saldırıyor. Politik bir toplu tavır gösteriyor.Bu olaylar etnik eksende yaşanan ayrışmanın siyasallaştığının ve giderek, toplumsal ve psikolojik bir boyut kazandığının işaretleri... Seferihisar ve Batman Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Abdülkadir Çevik, son olayların endişe verici olduğunu belirterek, şu değerlendirmeyi yapıyor:"Toplumun bu psikolojiye girmesi ve politik toplu tavırlar sergilemesi Türkiye için endişe vericidir. Bu tür gelişmeler toplumun provokasyona uygun bir psikolojiye girdiğini gösterir. Bu nedenle bu psikolojinin dağılması için önlem alınması gereklidir. Aksi halde gerginliğin yüksek olduğu yerlerde provokasyon nitelikli girişimler toplumsal olayları tetikleyebilir." 'Endişe verici' Prof. Dr. Çevik, bireyler gibi toplumların da bir olgunluk yaşı bulunduğunu anımsatarak şöyle diyor:"Etnik ayrışma, bunun politize olması ve günlük yaşama hâkim hale gelmeye başlaması toplumsal çatışma riskini çok yükseltir. Böyle ortamlarda toplum gri alanı bulamaz ve her şeye siyah-beyaz diye bakmaya başlar. Uzlaşma alanını bulmakta zorlanır. Bir olay bu psikolojiye girmiş toplumda ya aktır, ya karadır. Gri alan yoktur. Böyle durumlarda siyasi ve idari otoritenin görevi griyi gösterebilmek, toplumu uç noktaların etki alanından çıkarmaktır. Son olaylara bakıldığında da politize olmuş bir Türk-Kürt çatışmasına dönük eğilimler gözleniyor ki, bu, Türkiye'nin sürükleneceği en tehlikeli süreç olur. Bu bakımdan, başta hükümet olmak üzere siyasi liderlerin, idari yetkililerin gerginlik yaratacak beyanlardan kaçınmaları gerekir."Batıda doğulunun, doğuda batılının rahat yaşayamayacağı, iş-güç sahibi olamayacağı veya olanların terk etmek zorunda kalacağı bir politik psikolojinin toplumu sarması, Türkiye'yi bekleyen en önemli tehlike olur.Türkiye, tartışmaları olgunlukla izleyebilmeli, toplumun gerginliğe sürüklendiği anlarda bile sağduyulu davranmayı, tahriklere kapılmamayı başarmalıdır. fbila@milliyet.com.tr Olgun toplum