Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Irak Lideri Saddam Hüseyin'in, Başbakan Ecevit'e gönderdiği yanıt, hem Washington'a, hem de Ankara'ya dönük ince mesajlar içeriyor.
Saddam'ın mektubu dikkatlice analiz edildiğinde ortaya çıkan sonuçları şöyle özetlemek mümkündür:
1 - Irak Lideri, ABD'nin, Irak'a müdahale için "yapay bahaneler" ürettiğini söylemekte ve içişlerine karışmakla suçlamaktadır.
2 - Silah denetçilerine kapıyı açma taleplerini açık bir şekilde geri çevirmekte, daha önce görev yapan silah denetçilerinin, denetim sonuçlarını doğru aktarmadıkları suçlamasında bulunmaktadır.
3 - Bu talebi geri çevirirken Irak da kitle imha silahı bulunmadığını ve bu tür silah üretme niyeti taşımadıklarını, Ecevit'e yanıt vasıtasıyla, dünya kamuoyuna duyurmaktadır.
4 - ABD'nin, Irak'a Kuzey'den ve Güney'den askeri olarak saldırılarını sürdürdüğünü belirterek, dolaylı biçimde, İncirlik'ten yapılan keşif uçuşlarını "saldırı" olarak nitelemektedir.
5 - ABD'nin Irak'a saldırmak için bahaneler arayan politikasının Türkiye ve diğer bölge ülkeleri tarafından görülmesi gerektiğini savunmaktadır.
6 - Bölge ülkelerinin ABD'nin tehditleriyle yüzleşmesini istemekte ve Türkiye'nin de ABD'ye boyun eğmemesi gerektiğini söylemektedir.
Saddam, "Kuzey'den saldırı" ve "ABD'ye boyun eğilmemesi" mesajlarıyla, Ankara'nın tutumunu örtülü biçimde eleştirmektedir.
Irak Lideri, bu yanıtıyla Başbakan Ecevit'in, dolaylı da olsa, araya girme ve müdahaleyi önleme yolunda adımlar atılmasına dönük çabalarını geri çevirmiş olmaktadır.
ABD Başkanı Bush'un gönderdiği, "sonuçlarına katlanır" mesajına da, "yine katlanırız" mesajıyla yanıt vermiş olmaktadır.
Saddam Hüseyin'in bu tutumunun ABD'nin bölge ülkelerini "ikna" çabalarında elini güçlendireceği söylenebilir. Başta Başbakan Ecevit olmak üzere, sorunların diyalog yoluyla çözülmesini savunan bölge liderlerine karşı, Washington, Saddam'ın bu mektubunu göstererek, Bağdat'ın diyaloğa açık olmadığını daha kolay savunabilecektir. Saddam'ın mektubu bu anlamda Washington'un elini rahatlatacak bir faktör olarak görülebilir.
Tabii, aynı yorum Ankara için de yapılabilir...
Bu yanıt karşısında Ankara, Bağdat'a karşı, "ben elimden geleni yaptım" diyebilecektir...