Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Türkiye Değişim Hareketi (TDH) lideri ve Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül doğru karar verdi. Türkiye Değişim Partisi’ni (TDP) kurmayacaklarını açıkladı.
Sarıgül bu kararı, CHP’nin yeni lideri seçilen Kemal Kılıçdaroğlu’nun toplumda yarattığı umuda destek olmak için aldıklarını da duyurdu. Sarıgül DSP’de de CHP’de de politika yapan biri olarak soldaki sorunları yaşamış bir isim. CHP’nin gösterdiği yükselme eğiliminin Kılıçdaroğlu’yla daha da hız kazandığını görecek deneyime sahip.
Böyle bir ortamda TDP’yi kurması üç açıdan yanlış olurdu:
1- Solda CHP çatısı altında toparlanma eğilimini olumsuz etkilerdi.
2- Yüzde 10’luk barajı aşamazsa aldığı oylar boşa giderdi.
3- CHP’yi aşağı çektiği eleştirisiyle karşılaşır ve solu bölmekle suçlanırdı.

Söylemle uyumlu
Sarıgül’ün parti kurmaktan vazgeçmesi söylemiyle de uyumludur. Sarıgül, hareketinin amacının sol ağırlıklı bir iktidar alternatifi yaratmak olduğunu her fırsatta vurguluyordu. Kendini solda tanımlamayan, ancak sosyal adalet ilkesini önemseyen kesimlere de ulaşmaya çalışıyordu. Keza günlük yaşamın içinde, herkesin sorunlarıyla tek tek ilgilenerek, kapı kapı dolaşarak politika yapmaya çalışıyordu.
CHP’de Kılıçdaroğlu’nun yarattığı rüzgâr da bu yöntemle politika yapılması talebini içeriyor. Kılıçdaroğlu da belediye başkan adaylığı sırasında Gürsel Tekin’le birlikte aynı yöntemle çalıştı ve başarılı oldu.
CHP’nin arkasına aldığı rüzgâr kısa sürede iktidar alternatifi olabileceğini de gösterdi. Bu itibarla Sarıgül, söylemiyle uyumlu davranarak, bu rüzgârın önünde durmaya, onun etkisini azaltmaya veya bölmeye çalışmadı.

Küskünlerin dönmesi
CHP’den bir biçimde uzaklaşmış kadroların da partiye geri dönmeye başlamaları, üyelikten ayrılanların yeniden üye olmak için başvurmaları, Sarıgül’ün tabloyu doğru okuduğunun göstergelerinden biri.
Solda CHP’ye yönelişi gören Sarıgül’ün, “Benim de partim olsun da ne olursa olsun” zihniyetiyle hareket etmemiş olması gerçekçi bir politikacı olduğunu da gösterir.

Gençler ve kadınlar
TDH içinde hem eski hem de yeni birçok isim var. Sarıgül’ün başlattığı hareket, ayrıca önemli ölçüde gençleri de kapsıyordu. TDH mensuplarının, özellikle de yeni, genç kadroların CHP’ye katılması, partinin dinamizmini artırır.
Kılıçdaroğlu da partisi için gençlerin ve kadınların önemini kavramış görünüyor. İlk hedefleri arasında kadın ve gençlik kollarını daha aktif hale getirmek olduğunu açıklamıştı.

İkbal beklemeden
Kurultay sırasında ve sonrasında yaptığımız mülakatlarda Kılıçdaroğlu, CHP’nin kapısının açık olduğunu özenle vurgulamıştı. Küskünlerin dönmesi konusunda sorulan sorulara hep, “kapımız açık” yanıtını verdi. Tabii, kendisinden beklenen bir kuralı da eklemeyi unutmuyordu: “Mutlaka bir kişisel ikbal beklentisiyle değil, partim için ne yapabilirim düşüncesiyle hareket etmeleri gerekir” diyordu.
Bunun anlamı CHP’de toparlanmanın, dönüşlerin, katılmaların bir “pazarlık” konusu olmaması; koltuk garantisine dayanmaması gerektiğiydi.