Yargıtay Başkanı Doç. Dr. Sami Selçuk'un adli yılı açış konuşmasının yankıları sürüyor.
Selçuk'un konuşmasını bütünüyle destekleyenlerin yanı sıra, özellikle
"laiklik anlayışı" konusunda eleştirenler de var.
Bu eleştirilere Selçuk'un, Fethullah Gülen'in görüşleriyle parelellik taşıdığı, hatta
"Fethullahçı" olduğu iddiaları da eklendi.
Yargıtay Başkanı Sami Selçuk'la dün bu konuları konuşma olanağı bulduk.
Selçuk iki konuda ısrarla vurgu yapıyor:
- Ben 14 - 15 Avrupa ülkesini inceledim. Din - Devlet konulu bir kitap çalışması da yapıyorum. Türkiye'nin teoratik bir devlet olduğu saptamasında ısrarlıyım. Diyanet İşleri Başkanlığı'nın kaldırılması ve bu işlerin cemaatlere bırakılması gerektiğini düşünüyorum. Benim laiklik anlayışım karşılıklı bağımsızlığa dayanır.
Selçuk'a,
"Din işlerinin cemaatlere bırakılması halinde, laik Cumhuriyet açısından siyasal bir risk oluşmaz mı?" diye, soruyoruz.
"Hayır" diyor,
"eğer hukuk düzeniniz güçlüyse bir sorun olmaz."
Ayrıca
"devletin denetim mekanizması"nı da şu çerçevede anımsatıyor:
- Devlet, kamu sağlığı, kamu düzeni, kamu güvenliği ve kamu ahlakı bakımlarından denetim yapabilir.
Selçuk, Fethullah Gülen'e yakınlığı konusundaki iddialara ise şu yanıtı veriyor:
- Ben her toplantıya giderim. Toplantıya katılmam, o görüşleri benimsediğim anlamına gelmez. Ben o taplantıya gittim ama laiklik konusundaki görüşümü onlara kabul ettiremedim. Ben Nazım Hikmet için yapılan toplantıya da katıldım. Necip Fazıl için yapılacak bir toplantıya giderim. Onlar da sağ olsalardı bana gelirlerdi. Ben kişiye bakmam, kişiyle ilgili değilim. Fikirle ilgiliyim. Ona bakarım. Yanlış adam doğru söz söyleyebilir.
Selçuk, bu yaklaşımıyla
"Fethullahçı" nitelemesini reddediyor, ama adam yanlış olsa da, doğru fikirleri olabileceğini vurguluyor.
* * *
YARGITAY Başkanı'nın konuşmasından sonra liderlerin görüşlerini yansıtmıştık.
Yazarımız
"Hasan Cemal"le birlikte Fazilet Partisi lideri Recai Kutan'ı da dün ziyaret ettik.
Kutan, Sami Selçuk'un konuşmasına ve önerilerine bütünüyle katıldıklarını ifade ediyor.
"Bizim" diyor,
"yıllardır söylemek istediklerimizi söyledi. Bir bakıma düşüncelerimize tercüman oldu."
Kutan, laiklik ve hukuk anlayışı konusunda, Selçuk'un önerdiği gibi Anglo -Sakson yaklaşımının esas alınması gerektiğini savunuyor.
Kutan, din işlerinin tümüyle cemaatlere bıkarılması gerektiğini, din eğitiminin de cemaatler tarafından yapılması gerektiğini belirtiyor.
Devletin din eğitimi vermemesini, bütün inançlara eşit mesafede durmasını savunuyor.
* * *
KUTAN'a, Genelkurmay Başkanı Org. Kıvrıkoğlu'nun, "gerekirse 28 Şubat bin yıl sürer" anlamındaki sözlerini soruyoruz.
Fazilet lideri, "önce 28 Şubat'ı tarif etmek gerekir" diye yanıt veriyor:
- 28 Şubat, Türkiye Cumhuriyeti'nin, "demokratik laik hukuk devleti" niteliklerinin, tümünün muhafaza edilmesi için bir hassasiyet midir? Ki biz böyle anlaşılması gerektiğini düşünüyoruz. O zaman elbette bin yıl da sürer. Ama bu özelliklerden sadece biri için yapılmış bir şeyse o zaman diğer nitelikler açısından tartışılabilir. Demokratik, hukuk devleti özelliklerinin de muhafaza edilmesi gerekir. Biz 28 Şubat'a böyle bakıyoruz.
Ve ekliyor:
- Bu nitelikler evrensel değerlerdir. Selçuk'un dediği gibi, `bize göre'si olmaz.
Yazara E-Posta: fbila@milliyet.com.tr