Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

1 Mayıs, İstanbul hariç Türkiye’nin her yerinde davul-zurnalı, şarkılı türkülü olaysız biçimde kutlandı.
İstanbul’dan yansıyan görüntüler ise Türkiye’ye yakışmadı.
Dünyanın hiçbir yerinden İstanbul’daki gibi görüntüler yansımadı.
Polisin işçilere müdahalesi ile İstanbul yangın yerine dönmüştü.
Oysa İstanbul’da 1 Mayıs olaysız kutlanabilirdi.

Taksim savunması
İstanbul Valiliği, Taksim’in işçilere açılmayacağını önceden duyurdu. Gerekçe olarak da Taksim’de yürüyen inşaat gösterildi. Trafiğin yer altına alınması ve Taksim’in yeniden düzenlenmesi inşaatının özellikle açılmış olan çukurların işçiler için tehlike oluşturacağı, kazalar olabileceği öne sürüldü. Paravanlarla kaplı alanın 1 Mayıs mitingi için hem yer hem de güvenlik için uygun olmadığı belirtildi.
Sendikaların Taksim’e girmeye çalışmaları halinde de müdahale edileceği duyuruldu.
Valilik, dün bu sözünü tuttu!
“Taksim savunması” için bütün önlemleri almıştı.
Bir gün önceden açıkladığı kararlarla neredeyse İstanbul’da sıkıyönetim ilan etti.
Taksim’e çıkan bütün yollar trafiğe kapatıldı.
Haliç’in üzerindeki köprüler havaya kaldırıldı.
Bazı vapur seferleri iptal edildi.
Taksim’in etrafında karadan ve denizden gelebilecek işçilere karşı savunma tertibatı alındı.
Ve işçilere çok sert müdahalede bulunuldu.
Yoğun gaz bombası atıldı, tazyikli su sıkıldı, coplu müdahale yapıldı.
İşçiler dağıtıldı, gazdan ciddi şekilde etkilenenler hastanelere kaldırıldı.
Atılan gaz fişeklerinin kapsülleri bir sendikacıyı ve bir lise öğrencisini başından yaraladı. Lise öğrencisi genç ameliyata alındı. Sokaklar harabeye döndü.

DİSK’e çullanma
DİSK’e yapılan müdahale ise çullanma tarzındaydı.
İşçiler, gazdan etkilenip dağılmış ve DİSK’in genel merkez binasına sığınmışlardı.
Fakat polis, binaya sığınanların peşini bırakmadı. DİSK binasını da gaza boğdu. O kadar ki yandaki apartman da gaz bombalarından nasibini aldı.
Artık binaya girmiş işçileri peşinden kovalayıp, DİSK binasının içine kadar gaz bombası atmaya, binanın içini kırıp, dökmeye ne gerek vardı?
Polisin müdahalede orantısız güç kullanmasının bir izahı yoktu.

Taksim açılsaydı
Taksim açılsaydı, polisin müdahalesiyle meydana gelen yaralanmalar, gazın yarattığı sağlık sorunları, çıkan hasar kadar ağır bir fatura ve kötü bir görüntü çıkmazdı.
İnşaattaki çukurlar ve tehlikeli yerler için önlemler alınabilir, sağlam bariyerlerle korunabilirdi, Taksim’e girecek işçilerin sayısı makul düzeyde tutulabilirdi. Bugünkü teknolojiyle işçilerin inşaata düşmeleri, kazaya uğramaları önlenebilirdi.
Ayrıca bu konuda sendikalar da güvenlik önlemlerine katkıda bulunup, sorumluluk üstlenebilirlerdi.
Alınan sert önlemler, provokasyon amacıyla gelen grupları önleyemediği gibi onlar için gerekçe yaratmış oldu.
Taksim açılsaydı, sendikalar provokasyona gelmiş grupları korteje almaz, polis de bu grupları sert müdahaleye başvurmadan önleyebilirdi.
Güvenlik güçlerinin müdahale etmediği gösteri ve yürüyüşlerin olaysız geçtiği bilindiği halde bu yönde karşılıklı iyi yönetim yerine inatlaşma yanlış bir yöntemdi.
NOT: Yurtdışı seyahatinde olacağım için yazılarıma kısa bir süre ara vereceğim. Dönüşte görüşmek üzere Milliyet okurlarının bilgisine sunarım.