Avrupa Birliği’ne giriş sürecinin üç noktada tıkanacağı belliydi: 1- İdamın, Öcalan’ın da yararlanacağı şekilde kaldırılması,
2- Kürtçe eğitim - öğretim ve televizyon yayını,
3- Kıbrıs.
Üç kritik noktaya iktidardaki üç partinin bakışını özetlersek...
Koalisyonun küçük ortağı ANAP, üç tıkanma noktasında da en esnek tutumu almış görünüyor. İdamın tümüyle kaldırılması, Kıbrıs konusunda Denktaş’ın esnemesi gerektiği ve Kürtçe öğrenim, yayın gibi konuların sorun yapılmaması gerektiğini savunuyor.
ANAP bu esnekliğe neden gerek duyuyor? AB’nin istek ve beklentilerinin hemen yerine getirilmesini istiyor?
ANAP ve lideri Mesut Yılmaz’ın bu tutumunu daha çok iç politikayla açıklamak mümkün. Öyle anlaşılıyor ki, Yılmaz, önümüzdeki seçimlerde partisinin başarısını Avrupa Birliği çalışmalarına bağlamış durumda. ANAP’ın AB sürecinde atılacak adımlara bel bağladığını söyleyebiliriz. Bu ANAP’ın tercihi. Yılmaz’ın kabineye AB’den sorumlu olarak girmesi de bunun işaretiydi.
Koalisyonun diğer ortağı MHP ise ANAP’ın tam ters cephesinde yer alıyor. İdam, Kürtçe ve Kıbrıs konusunda ANAP ne kadar esnekse, MHP o kadar katı. İdamın Öcalan’ın da yararlanacağı biçimde kaldırılmasının kabul edilemeyeceğini her fırsatta söylüyor. Kürtçe eğitim - öğrenim gibi taleplerin PKK’nın siyasi talepleri olduğu yorumunu yapıyor. Sadece istismar edilmeyecek bir yöntemle yayına izin verilebileceğini kaydediyor. Kıbrıs konusunda ise ödün anlamına gelecek bir adım atılmasına karşı. Bahçeli ve MHP’nin tutumunu da partinin iç politika çizgisiyle açıklamak mümkün. ANAP politikasını ne kadar AB konusunda hızla yol almaya bağlamışsa, MHP de o kadar direnç göstermeye bağlamış durumda. İki partinin çizgileri örtüşmediği gibi çatışıyor.
Koalisyonun büyük ortağı DSP ise söz konusu üç konuda bazen ANAP’a, bazen MHP’ye yakın duruyor. İdamın kaldırılması konusunda Başbakan Ecevit ve DSP’nin tutumu Yılmaz ve ANAP’la örtüşüyor. İdamın Öcalan’ın da yararlanacağı biçimde kaldırılmasında Ecevit de bir sakınca görmüyor. Kürtçe eğitim - öğrenim ve televizyon yayınında ise eğitimin söz konusu olamayacağını, televizyon yayınında ise sakınca bulunmadığını düşünüyor. Eğitimin ise sakıncalı olacağı kanısında. Kıbrıs konusunda ise Ecevit ve DSP, MHP’ye yakın bir çizgide duruyor. Kıbrıs’ta ödün verilmemesi gerektiği, uzlaşmaz tarafın Rum tarafı olduğu, görüşmelerde Denktaş’ın iyi niyetli adımlarına Rum tarafının olmayacak taleplerle karşılık verdiğini vurguluyor.
Önümüzdeki günlerde üç koalisyon ortağının gündeminde bu üç noktada uzlaşma zemini yaratmak çabaları yer alacak...