Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

İlk bakışta bu talep, Yılmaz, Taner ve Topçu açısından lehte bir gelişme olarak değerlendirilebilir. Başsavcı'nın talebine Yüce Divan da uyarsa, davalar düşmüş olacaktır. Ancak, Mesut Yılmaz için de, diğer bakanlar için de bu lehte bir sonuç değildir. Yüce Divan'da yargılanan siyasiler için Yüce Mahkeme'nin kararıyla aklanmak esastır. Davanın düşmesi Yılmaz ve bakanların zamanaşımına sığınarak kurtuldukları gibi bir izlenim yaratacaktır ki, bu siyasi kişilikler için iyi bir durum değildir.Nitekim Mesut Yılmaz, Başsavcı'nın talebine sarılmamış ve yargılanmak, savunma yapmak istediğini açıklamıştır. Doğrusu da budur.Yüce Divan'daki davaların bu aşamasında iki açıdan sorun görülmektedir. Sorunlardan biri hukuki, diğeri de siyasi alandadır. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Nuri Ok, eski Başbakan Mesut Yılmaz hakkında Yüce Divan'da görülen davanın düşürülmesini talep etti. Başsavcı, eski bakanlar Güneş Taner ve Yaşar Topçu için de aynı talepte bulundu. Başsavcı Ok, davanın sonuna gelindiğinde, esas hakkındaki mütalaasını verirken, davaların düşürülmesini istedi ve bu talebini zamanaşımına bağladı.Bu durumda şu soru akla gelmektedir:Zamanaşımı söz konusu idiyse davalar bugüne kadar neden görüldü? Ok, davanın başladığı ilk celsede bu görüşünü Yüce Mahkeme'ye sunup dosyanın düşürülmesini baştan isteyemez miydi? Veya Yüce Mahkeme, TBMM'nin gönderdiği dosya ve kararı aynı gerekçeyle iade edip davayı başından reddedemez miydi?Davanın zamanaşımı nedeniyle açılamayacağı yeni mi anlaşıldı?Başsavcılık, davanın ihaleye fesat karıştırmadan açıldığını, ancak yeni Türk Ceza Yasası'na göre bu suçun oluşması için hile şartı arandığını belirtiyor. Hile saptanamadığı için de bu suçun oluşmadığını kaydediyor. Davanın ihaleye fesat karıştırmaktan değil, görevi kötüye kullanmaktan açılması görüşünde olduğunu, ancak bu suç açısından da zamanaşımı nedeniyle dava açılamayacağını savlıyor.Bu durumda Başsavcılık'ın, bu saptamaları daha önce neden yapmadığı sorusu gündeme geliyor. Hukuki sorun Başsavcı'nın talebinin kabul edilmesinde ortaya çıkacak siyasi sorun belki hukuki sorundan daha önemlidir. Bir Başbakan'ın ve bakanın Yüce Divan'a gönderilmesi, sanık sıfatıyla görüntü vermesi bir siyasi için zaten ceza niteliğindedir. Sanık olarak verdiği görüntü ve izlenimden yeterince rahatsız olur. Beraat etse bile sıkıntılı bir süreçtir. Yargılama sonunda Yüce Divan kararıyla aklanma dışındaki bir sebepten davadan kurtulması siyasinin tercih edeceği bir yön değildir. Çünkü esasa girilmemiş olmaktadır. Dava usulden düşürülmektedir.Bu nedenle Mesut Yılmaz'ın yargılanmak, savunma yapmak istemesi siyasi açıdan doğru bir tutumdur. Bir Başbakan'ın, "görevini kötüye kullanması" Yüce Divan'a gönderilecek kadar ciddiye alınmış bir iddia ise töhmet altında bırakılan Başbakan'a savunma yapma hakkı tanınmalıdır. fbila@milliyet.com.tr Siyasi sorun