Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Rahmetli Bülent Ecevit'e, "Kürt meselesi hakkında ne düşünüyorsunuz?" diye sorduğumda, "Ben yüreğimi ikiye bölemem" diye yanıt vermiş ve eklemişti: "Bugün yapılmak istenen bu."
Ölümünün ikinci yıldönümünde andığımız Bülent Ecevit, bu görüşünü daha sonra bir konuşmasında da dile getirmişti.
ABD'de Barack Obama'nın başkan seçilmesi Bülent Ecevit'in bu sözlerini anımsattı.

Kıyas kabul etmez
Türkiye'de de bazı politikacılar, "Beyaz Türk", "Zenci Türk" gibi ayrımlarla mağduriyet politikası güttüler. Ancak gerçek şu ki bu benzetme kabul edilemez. Türkiye'de hiçbir etnik grup veya sosyal kesim, siyahların yaklaşık 300 yıldan fazla süren kölelik yaşamları ile kendi yaşamları arasında paralellik kuramaz.

Bizim için daha kolay
ABD toplumu etnik köken veya sosyal sınıf farkını değil, doğrudan doğruya, biri efendi, diğeri köle olmak üzere ırkçılık sorununu aştı.
Barack Obama, sadece siyahların oylarıyla değil hatta büyük ölçüde beyazların oylarıyla ABD Başkanı seçildi. Seçim kampanyası boyunca ne Obama ne de McCain ırkçılık yaptı.
ABD yüzyıllar süren ırkçılığı aşabildiğine göre, Türkiye'nin etnik köken farklarını aşmaması için hiçbir neden yok.
ABD'de siyahlar ve beyazlar ülkeleri ve toplumları için bir araya gelebildiklerine göre, Türkiye'de farklı etnik grupların bir araya gelememesi için bir engel yok. ABD'deki seçimlerden çıkarılması gereken en büyük ders bu olmalıdır.

Kuruluş felsefesi
Seçimi büyük bir farkla kazanan Obama'nın teşekkür konuşmasındaki ilk sözleri şöyle idi:
"Amerika hâlâ her şeyin mümkün olabildiği bir yer olduğundan, kurucularımızın hayallerinin gerçek olduğundan şüphe edenler varsa bu gece yanıtını aldılar."
Obama, bir iç savaş sonrasında kurulan ABD'nin, "kuruluş felsefesi"ni böyle açıkladı ve seçim zaferini bu felsefeye borçlu olduğunu vurguladı.
Türkiye'de etnik milliyetçilik ve terör yöntemiyle ayrılıkçı bir akım yaratanların da Atatürk'ün kuruluş felsefesini anımsamaları gerekiyor.
Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti'ni ırkçı olmayan, etnik köken farklılıklarına dayanmayan bir anlayışla kurdu. Bir imparatorluğun çok etnikli, çok dinli mirasından ortaklıkları öne çıkararak bir ulus yaratmayı hedefledi.
Türkiye Cumhuriyeti'ni ve ulusunu eşit vatandaşlık esasına dayandırdı.
Bu zemin, bu ülke için, bu ülkenin insanları için, bu ülkenin çocukları için, vefa, huzur ve barış için, etnik kökeni ne olursa olsun herkesin birlikte çalışabileceği en uygun zemindir.
Yaklaşık 300 yılı aşan kölelik sürecinden sonra ABD'nin ilk siyah Başkanı'nın, "Hedeflerimize tek ulus olarak ulaşacağız, gücümüzü silahlarımızdan değil, demokrasimizden aldığımızı göstereceğiz" diyebildiği günümüzde etnik milliyetçilik ve terörle yürekleri ikiye ayırmaya çalışanların bir daha düşünmeleri gerekir.
Türkiye'nin kuruluş felsefesi ve demokrasisinin ulaştığı düzey herkesin anadilini ve kültürü özgürce yaşayabildiği ancak bu topraklar ve bu ulus için el ele, kol kola yürüyebildiği, barış, kardeşlik ve huzur içinde yaşayabildiği bir ülke olmalıdır.
Rahmetli Ecevit'in deyişiyle, bunu ancak yüreklerimizi ikiye bölmeyerek başarabiliriz.